Şubat 2016 ~ karekareoyun

English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget
slideshow

Men of War inceleme (pc nostalji)

Mükemmel bir 2.Dünya savaşı simülasyon, strateji oyunu.

slideshow

Prototype inceleme (pc nostalji)

Aksiyonu dibine kadar yaşayabileceğiniz harika bir oyun.

slideshow

Ninja Cats vs Samurai Dogs inceleme

Kedi köpek kavgalarını değişik boyutta yaşayacağınız farklı bir yapım

slideshow

Senran Kagura Shinovi versus Ön inceleme

Seksi anime dövüşçüleriyle oynamaya hazır olun.

slideshow

Armikrog ön inceleme

Stop-motion ile hayata geçirilmiş süper bir macera oyunu.

slideshow

E.T Armies ön inceleme

Killzone benzeri harika bir fps oyunu.

slideshow

2016 Yılı Güncel Tıkla İlerle Macera Oyunları Listesi (güncellendi)

Macera oyunlarını sevenler için hazırladığım geniş çaplı bir liste

slideshow

Sunset Riders inceleme ( retro arcade game)

Atari salonlarının vazgeçilmez arcade kovboy oyunu.

slideshow

Youtube kanalıma abone olmayı unutmayınız

oyun inceleme,ön inceleme,nostalji,retro ve daha birçok video incelemeyi kanalımda bulabilirsiniz.

27 Şubat 2016 Cumartesi

Layers of Fear ön inceleme (PC)

Aranızda hatırlayanlar var mı bilmiyorum ama bir zamanlar alacakaranlık kuşağı diye bir kuşak vardı. Bu kuşak ’ta değişik korku filmleri filan yayınlanırdı. Bazıları çok kaliteli ve gerilim dolu yapımlar olurken bazıları sıradan olabiliyordu. En çok sevdiğim türlerden biri olan ise psikolojik korku, gerilim türü idi. Bu tür siz daha çok kurt adam, vampir veya başka yaratıklar olmadan seslerle kimi zaman müzikler ve aniden karşınıza çıkan bir insan veya varlık ile korkutabiliyordu. Psikoljik korku zamanla oyunlarda da boy göstermeye başladı, daha çok fps oyunlarda etkili olan ve oyuncuyu depresif bir takım davranışlara sokan bu tip oyunlar son yıllarda bir hayli moda oldu.

Evet, arkadaşlar bugün de ön incelemesini yapacağımız oyun psikolojik korku veya gerilim fps oyunu olan layers of fear. Bu oyunda da önceden oynayanlar varsa amnesia veya penumbra’da ki gibi silah kullanmadan ilerleyebiliyoruz. Karşımıza çıkan bazı bulmacaları çözerek ve yine bazı objeleri inceleyip bazı yerlere kullanarak oyunu devam ettirebiliyoruz. Yine çoğu bu tarz oyunda olduğu gibi bilgilendirici notlar vs. bulabiliyoruz. Bu oyunda da amnesia’da ki gibi objeleri biz Mouse ile hareket ettirebiliyoruz. Yeri geldiğinde bir çekmeceyi açmamız gerekirken yeri geldiğinde vana gibi şeyleri çevirebiliyoruz. Ama her obje ile etkileşime girip fırlatamıyoruz. Bir de oyunun en güzel tarafı Türkçe destekli olması, oyunun yamasını beklemeden hemen oynayabilirsiniz arkadaşlar.

Gireceğiniz her ortamı doğru seçmeye özen gösterin zira girdiğiniz ortam yapacağınız ilerleyişe göre şekil değiştiriyor ve aniden bambaşka bir mekânda kendinizi bulabiliyorsunuz. Aldığınız itemleri karakterimiz otomatik olarak kullanıyor sizin herhangi bir şey yapmanız gerekmiyor. Oyunda yaratık filan karşımıza çıkıyor mu bilmiyorum açıkçası çünkü benim oynadığım kadarıyla biliyorum sadece. Anlık korkular ve arkanızı döndüğünüzde size bir anda saldıracakmış gibi duran tablolar ve kitaplar haricinde bir şey göremedim çünkü.


Grafikleri oldukça güzel, müzikler ve ses efektleri sizi oyunun içine girmenize olanak sağlıyor. Devamlı değişen ortam sizi bir hayli gererek size ‘’ bu değişim nereye kadar devam edecek?’’ ve ‘’ nereye kadar bu saçmalık devam edecek ?’’ gibi soruları size sordurmayı başarıyor. Bu tarz fps, psikolojik korku, gerilim tarzındaki oyunları seviyorsanız layers of fear’ı sizlere tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar. 






15 Şubat 2016 Pazartesi

Tekken 6 inceleme (psp nostalji)

Yıllar önce atari salonlarında birçok dövüş oyunuyla karşılaştım, kâh arkadaşlarımızla kâh tanımadığımız insanlarla kıyasıya bir mücadeleye girdik bir jeton uğruna. Bazıları çok zevkli ve devamlı oynamaktan vaz geçemediğimiz efsane karşılıklı dövüş oyunlarıydı. İlk başlarda arcade olan ve hikâye filan olmayan sıradan ama çok zevkli yapımlardan yıllar sonra daha kaliteli grafiklere ve bol karakterlere ve geliştirilmiş hikâyelere kadar birçok yenilik gördük. İşte o efsane atari salonu oyunlarından biri olan efsane yapım tekken’in en son çıkan oyunu 6’yı bugün inceleyeceğiz.

Gelelim incelememize tekken bildiğiniz üzere bir dövüş turnuvası zaten önceki oyunları oynayanlar kesinlikle hikâye konusunda donanımlıdırlar. Ama yine hatırlatmak gerekirse aslında aile şirketi mishima zaibatsu’nun ve kazuya,jin ve heihachi üçgeni arasında geçen bir aile çekişmesi diyebiliriz. Birde buna dahil olan ve birçok yönden birbirine yakın hikayeleri olan ve yine tekken turnuvasında yolları kesişmiş dövüşçüler var. Filmini izlediyseniz daha iyi anlarsınız diyeceğim ama filmi o kadar da aydınlatıcı olmamış fakat anime filmi olan blood vegeance’ı izlemenizi tavsiye ederim.

Oyunumuzun incelemesine menümüzden başlayalım. arcade battle: burada adından da anlayacağınız üzere istediğiniz karakteri seçip karşınıza gelen rakiplerinizle devamlı dövüştüğünüz bir mod. Story battle: yine adında anlayacağınız üzere karakterlerin hikâyelerinin var olduğu mod. Ghost battle: bu mod’un tam olarak neye hizmet ettiğini anlayamadım. Oynayıp ta ne işe yarıyor çözemedim boşuna konulmuş bir mod bence. Challenge battle: time attack, survival ve gold rush gibi değişik dövüş modlarını oynayabiliyorsunuz. En önemli modlardan biri ise tabii ki practice modu burada bitireceğiniz karakterle oynamadan önce hareketleri üzerine biraz çalışın derim. Sonra oyun bitirebilirsiniz. Galllery: adı üzerinde olduğu gibi bitirdiğiniz karakterlerin oyun bitişlerini ve başlangıç özetlerini izleyebiliyorsunuz.

Gelelim oyunun eksiklerine daha önceden oynayanlar bilirler tekken force mod adı altında ilerlemeli oynanan bir mod vardı. Ne olduysa 6. Oyuna bu ilerlemeli mod konmamış. Hâlbuki daha geliştirip yenilikleriyle bize sunmaları gerekirken bu modu kaldırmışlar. Çıtayı bayağı yükseltmişken bir anda düşürmekte neyin nesi bir anlam veremedim. Umarım 7.oyunda bu mod tekrar karşımıza çıkar. Story mod’da ise kısa olması ilk gözüme çarptı. Sadece 4 stage oynuyoruz, sonuncu final battle oluyor zaten ve azazel adında bir ucube ile dövüşüyoruz. Ve buna da ayrı bir parantez açmak istiyorum. Önceki oyunlardaki gibi bu oyunun da final battle’ı çok kazık ve saçma. Easy’de bile oynasanız can çekişiyorsunuz ve çileden çıkabiliyorsunuz. Bu aptalca final battle durumuna yeni oyunda bir çözüm getirmeliler en azında daha kolay yapsınlar. Her tarafından ışın atabiliyor, üstten bir anda size saldırabiliyor siz korusanız bile size yuvarlanarak vurabiliyor. Yani saçma sapan bir final stage ve story mod var karşımızda.

Karakterlerin story mod özetleri bile hala geliştirilmemiş başlangıcı resim geçişleriyle olurken saçma sapan oyun bitişleri var. Story mod’un geliştirilip uzatılması ve başlangıca hatta aralara bile kaliteli senaryoyu destekleyici özetler konulmalı ve karakterlerin değişik özel güç gibi Street fgihter’daki gibi mesela yetenekler filan eklenmeli. Bir de şu ayı, panda, kanguru ve odun adam gibi saçma, aptal karakterler artık oyuna konmamalı. Oyunun bunca eksiği varken çok az da olsa artıları var bunlar bir dünya karakter olması ve bunların hepsinin( sadece sondaki aptal yaratık azazel hariç)açık olması. 41 karakterle açmayla filan uğraşmadan dilediğimiz gibi oynayabiliyoruz. Bir de karakterlerimizin değişik modellerini önceki tekken’lerdeki gibi değişik tuşlara basarak seçebiliyoruz.

Sonuç olarak grafikleri yılına göre ve psp olmasına bakarak yorum yapacaksak kaliteli diyebiliriz. Fakat hikâye bakımından eski oyunların üstünde olmayan sıradan bir bayatlık söz konusu. Müzikler güzel, zaten genelde tekken oyunlarının müzikleri bildim bile kaliteli olmuştur. Karakter, saha ve çevre modellemeleri güzel olmuş. Extralar çok fazla değil tekken gibi bir oyuna bu yakışmıyor bence. Daha zengin içerikli bir oyun olması gerekir tekken’in. Neyse eğer bütün tekken’leri oynadıysanız ve sonuncu oyunu olan 6’yı oynamak istiyorsanız psp emülatörü sayesinde pc’nizde oynayabilirsiniz. Hele hele arkadaş ortamınız filan varsa müthiş saracaktır ama yalnız oynayacaksanız ve sadece hikâye için oynayacağım diyorsanız hiç mi hiç o topa girmeyin derim zira hiçbir kaybınız olmaz. Bu oyunun yerine Street fighter x tekken oynayın veya tekken 7’yi bekleyin derim. Benim için tekken 6 tam bir hayal kırıklığı oldu, daha iyi bir oyun bekliyordum. Bence en iyi tekken oyunu hiç tartışmasız 3.oyunudur. hepinize iyi oyunlar.











11 Şubat 2016 Perşembe

Agatha Christie The Abc Murders ön inceleme (PC)

Aranızda ne kadar cinayet romanları veya filmleri seven var bilemem fakat dedektiflik oyunlarının daha çok ilgi çektiğini düşünüyorum. Zira oynarken adeta o olayı yaşayıp cinayeti siz çözüyormuşsunuz gibi etkileşime girebiliyorsunuz. Olay mahallinde gezerek kanıt bulmaya çalışıp katile ulaşmaya çalışıyoruz. Bu tarz oyunlar pek fazla yok aslında, genelde tıkla-ilerle macera oyunlarında gördüğümüz bir durum diyebiliriz aslında.

Bugünkü ön incelemesini yapacağımız oyunda bu tarz cinayet ve dedektiflik hikâyeleriyle nam salmış ve illa ki romanlarını duymuş olduğunuzu düşündüğüm agatha christie the abc murders’un oyunu. Syberia’dan tanıdığımız yapımcı microids’in de içinde olduğu artefacts studios’la beraber piyasaya sürdükleri dedektiflik, macera içeren tıkla-ilerle oyunu türündeki bu yapım ilk başta grafikleriyle gözümüze çarpıyor; Çizgisel grafiklere sahip oyunumuzda adeta çizgi-roman havası yaratılmaya çalışılmış. Bu sayede oyuncuyu içine alıp bir parçası gibi hissettirmek için yapıldığını düşünüyorum.

Yine kahramanımız agatha christie tuhaf ve gizemli bir cinayeti çözmek için göreve çağırılır bu görevde ipuçlarını bularak ve doğru kişileri sorgulayarak bir şekilde katile ulaşmalıyız. Girdiğimiz mekânlarda ipucu toplamak için özel açılan bir ekranda sizden istenilen 3 veya 5 ayrıntıyı bulmanız gerekiyor. Benim ilk aklıma iki resim arasındaki 7 farkı bulun bulmacaları geldi. Bir yuvarlak size yardımcı oluyor bu yuvarlağı yavaşça gezdireceksiniz yaklaştığı zaman sadece o bölgeye odaklanıyor zaten. Adeta sıcak, soğuk oyunu oynuyorsunuz.

Tabii dedektiflik oyunu olduğu için bol bol bulmaca da oyunda mevcut onun için ben her zaman söylerim ‘’bu tarz tıkla-ilerle, macera oyunlarında sabırlı olmak ve bulmaca çözmeye meraklı olmak gerekir’’ diye. Ben ön inceleme yaptığım için başlarda bazı bulmacalar çıksa da üstesinden gelmeyi becerdim. Ama ileriki bölümlerde ne kadar zor bulmacalar çıkar onu bilemiyorum. Yine çoğu tıkla-ilerle oyunda olduğu gibi bu oyunda da objelerle etkileşime girebiliyoruz. Bu objelerin sağını, solunu, altını, üstünü çevirerek iyice kontrol edin, zira herhangi bir ipucu bulabilirsiniz. Burada kanıtları bulup, tamamlayıp katilin kim olduğunu ortaya çıkaracağız.

Yazımda önceden de bahsettiğim gibi çizgi sinema tadında grafiklere sahip,küçük boyutlu ve eğlenceli bir dedektiflik hikayesi olan agatha christie the abc murders tıkla-ilerle, macera oyununun ön incelemesini yapmaya çalıştım. Tabii oyunun gerçek anlamda notunu bitirdikten sonra verebilirim. Bu bütün ön incelemesini yaptığım oyunlar için geçerli, ama şu kadarını söyleyebilirim ki oynadığım kısa zaman zarfında agatha christie the abc murders bende çok iyi bir izlenim bıraktı diyebilirim. Bu tarz oyunları seven arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim. Hepinize iyi oyunlar arkadaşlar.







9 Şubat 2016 Salı

Penumbra Overture Episode One inceleme (pc nostalji)

Korku hayatımızda her zaman var olan ve bazen her nedense çok istediğimiz bazen ise korkacağımızı bildiğimiz halde tatmaktan vaz geçemediğimiz bir duygudur. Hani hep derler ya, ne gelirse meraktan başınıza gelir. Bu tarz şeyler genellikle korku filmlerinde veya oyunlarında olur. Neyle karşılaşacağını bilmeden ve hiçbir tecrübesi olmadığı halde bilmediği veya bazen kazara bir maceranın içine giren tipler vardır. Bizde hep deriz ya: gitme gitme ne işin var öleceksin gitme diye. İşte bugün de incelemesini yapacağımız oyun bu tarz da olan ne olduğunu bilmediği bir maceranın içine tabiri caizse balıklama atlayan kahramanımızın tuhaf hikâyesi.

Oyunumuzun adı penumbra, hikâyemiz ise dramatik bir şekilde yönettiğimiz karakterimizin annesinin vefatından sonra babasından aldığı bir mektup ile başlıyor. Ve babasının mektubunda bir bankaya emanet bıraktığı notu üzerine, karakterimiz merakını bastırmak için bankaya gitmeye karar veriyor. Emanette babasını bıraktığı notlarda tuhaf bir şeyler olduğunu sezer ama ne olduğunu çözemez. Ama notlarda olan bir yer ilgisini çeker, o işaretli yer kuzey grönland’taki ıssız bir yerdir. Ve karakterimiz bu yere gidip babasıyla alakalı sır perdesini kaldırmak ve gerçekleri bulmak için yola koyulur. Yazımın başında dedim ya, merak diye işte.

Penumbra amnesia’nın yapımcı stüdyosu tarafından piyasaya sürülmüş bir oyun. Ben sonradan çıkmış olan amnesia teh dark descent’i ilk oynadım, sonra ise penumbra. Keşke ilk penumbra’yı oynasaydım. Siz siz olun ilk penumbra’yı oynayın. Frictional games stüdyosu kendi geliştirdikleri oyun motorlarını kullanıyorlar. Bu motor birçok nesneyi kullanmamıza ve etkileşime girmemize olanak sağlıyor. Bazı objeleri kendimiz açmalıyız mesela kapı çekmece gibi. Kapı açacaksanız mouse’la kapıyı tutarak kendinize çekmelisiniz aynı şey çekmece içinde geçerli. Yine amnesia’daki gibi karanlıkta ilerleyeceğimiz için elimizde daha modern yılda yaşadığımız için el feneri ve ışıldak ile yolumuzu bulabiliyoruz.

Bulduğumuz tuhaf maden gibi yerde bazı itemler bularak onları kullanabiliyoruz. Mesela bulduğumuz bir çekiç ile yine Mouse’u hareket ettirerek tahta vs. kırıp parçalayabiliyoruz. Yine amnesia’da olmayan ve bu oyunda olan bir özellikten bahsedeceğim. Amnesia’da yaratıklarla savaşamıyorduk veya obje fırlatamıyorduk, fırlatsak bile bir şey olmuyordu. Penumbra’da ise elinizdeki çekiç veya kazma ile yaratıklara vurabiliyorsunuz. Veya sağdan soldan aldığınız bazı cisimleri fırlatabiliyorsunuz. Ama penumbra’nın ilk bölümü olan overture’da pek çeşitli yaratık yok. Çoğunluk resident evil’daki cerberus’lara benzeyen köpekler size saldırıyor. Onları alt etmesi çok zor değil. İlk başta biraz zorlanabilirsiniz belki ama oynadıkça eliniz yatkınlaşacaktır. Bir de bayağı iri örümcekler sizlere saldırıyor onun haricide bir de dev bir solucan var.

Yine amnesia’daki gibi notlar bulabiliyoruz. Bu notlar orada yaşananlar ile alakalı bize ışık tutarken bazen çözmemiz gereken bulmacaları da çözmemizde yardımcı olabiliyor. Yine sağlık durumumuzu bozulduğu zaman sağdan soldan bulduğumuz ağrı kesiciler ile yenileyebiliyoruz. Tab tuşuna bastığınızda hem sağlık durumunuzu hem de el fenerinizin batarya durumunu görebilirsiniz. Yine hızlı kullanmak istediğiniz itemlerinizi üstteki numaralara koyarak oyun içinde daha hızlı ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra bazı objeleri ara sıra kombine yapıp kullanabiliyorsunuz.

Oyunda bizim haricimizde insan yok. Sadece sonlara doğru adının red olduğunu söyleyen ve bize telsizden yardım eden biri var ama ne yazık ki kendisini göremiyoruz. Ama bize yardımı çok dokunuyor. Bir de amnesia’da da olan artifact denilen kutular var bunlara tıkladığınızda sanki başka bir âleme sizi götürüp tekrar geri getiriyor. Ve oyunla alakalı bazı ipuçları alabilmemize yardımcı oluyor. Bir de sağı solu dikkatli şekilde taramanızı tavsiye ederim. Göz çıkan her yeri inceleyin.

Grafik bakımından yılına göre kaliteli olan bir yapım olan penumbra overture hikâye bakımından da bizleri etkileyerek bizi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Müzik ve sesler başarılı ama amnesia’nın gerisinde kalmış. Aslında birçok konuda amnesia the dark descent’ten geride kaldığını söyleyebiliriz. Mesela yaratıklar konusunda, ama bir şeyi de vurgulamadan edemeyeceğim bu penumbra’nın ilk bölümü sonlara doğru bazı değişik yaratıkları görebiliyoruz ama sürpriz bir şekilde oyun son buluyor. Yapay zekâ oldukça iyi zira en çok karşılaştığımız yaratık olan köpekleri öldürmeden bırakmayın daha doğrusu sizden uzaklaşmasına imkân vermeyin zira uluyarak başka köpekler çağırıyor ve başınızdaki bela birken bir anda üç olabiliyor. Oynanabilirlik zor değil başlangıçta zorluğu zaten seçebiliyorsunuz ve oynadıkça köpeklerle başa çıkmasını öğrenebiliyorsunuz. Sadece save biraz zahmetli ve gıcık olmuş, istediğiniz yerde kayıt yapamıyorsunuz. Ben internet’te araştırdım ve bulduğum bir yöntem ile istediğim yerde kayıt yapabildim. Neyse hayatta kalma ve psikolojik gerilim tarzındaki oyunları seviyorsanız asla es geçmemeniz gereken bir oyun diyebilirim penumbra overture episode one için. Hepinize iyi oyunlar.











4 Şubat 2016 Perşembe

Resident Evil 0 hd Remastered ön inceleme (pc)

Son yıllarda moda olan eski oyunların grafiklerinin yenilenmesi ile karşımıza hd remastered diye bizlere sunulan oyunların haddi hesabı yok. Tabii bu durum bazı oyun severler için  artı bir durum diyebiliriz. Neden mi? Zira eski versiyonlarını oynamadıysanız yenilenmiş haliyle piyasaya çıkarılmış olan sürümünü görme şansı bulabiliyorsunuz. Ama ben eskisini gördüm bir de yenisini göreyim diyorsanız siz bilirsiniz tabii ki. Bugün de yazımın başlangıcından anladığınız üzere eskiden çıkmış olan ve illa ki adını duymuş olduğunuz, oynamadıysanız bile benim gibi kesin gördüğünüz bir oyun olan resident evil 0 hd remastered.

Önceden ilk oyunun hd remastered’i çıkmıştı. Valla ne yalan söyleyeyim ben eskiden ilk oyununu oynadığım için remastered halinin ön incelemesini yapmak içimden hiç gelmedi. Ama bu oyun farklı, zira bir dünya resident evil oynamama rağmen zero’yu oynamamıştım. Şimdi de elime geçen fırsatı değerlendireyim dedim. Bu oyunda diğer resident evil’larda görmediğimiz  s.t.a.r.s ekibinin jill’den sonraki diğer güzeller güzeli bayan elemenı rebecca chambers’ı yönetiyoruz. Resident evil 0 ilk resident evil’dan hemen sonra geçen bir zaman dilimini konu alıyor. İlk başta bir trene ne olduğu belli olmayan bazı varlıkların saldırısıyla başlıyor. Bizim içinde bulunduğumuz ekipte trene olayı araştırmak için geliyor ve bundan sonra tuhaf olaylar silsilesi başlamış oluyor.

Bu oyundaki birçok şeyi zaten eski serileri oynayan arkadaşlar biliyorlardır ama ben yine de bir hatırlatayım. Kamera açısını sizin kontrol edemediğiniz, yani belli bölümlerdeki sabit kamera açılarıyla ilerleyebildiğimiz aksiyonun yanı sıra bulmacalarla bezenmiş bir oyundur aslında. Sağdan soldan cephane bulabiliyorsunuz, ayrıca save yapmak için yine eski oyunlarda olan ink ribbon (mürekkep kutusu) bulmak zorundasınız. Ama merak etmeyin bu sefer eskileri kadar zor bulunur yapmamışlar. Yine eski oyunlarda olan sağlığımızı iyileştiren green herb (yeşil bitki) bu oyunda var. Olmazsa şaşardım zaten, büyük bir ihtimalle red ve bkue herb’te var bunları birleştirerek mixed herb (bitki karışımı) yapabiliyorduk. Bir de yine klasik olan sprey var tabii sağlımızı full yapan.

Oyunda eski oyunlarda olan ve zombilerden yaratıklardan kaçarken en rahat ettiğimiz yerlerden biri olan kayıt odası var bu odada olan sandığımıza bazı eşyalar koyabiliyoruz. Zira karakterimizin belli bir kapasitesi var. Öyle her şeyi alıp yanınızda taşıyamıyorsunuz. Yine eski oyunlarda olan bir klasik olan sağdan soldan bulduğunuz kayıtlar oyunda ilerlemenizde sizlere ışık tutacak. Bu bazen bir bulmaca çözümü olabilirken bazen size yol gösterme olarak karşınıza çıkabilecek.

Önceden yazımda da hatırlattığım gibi eğer bu oyunu oynamadıysanız kesinlikle yenilenmiş grafikleriyle beraber bir denemenizi tavsiye ederim. Anlaşılan capcom resident evil’ın 2000’den önceki çıkardığı klasik oyunlarının hepsini hd remastered olarak piyasaya sürecek. Siz de eski resident evil’cılardansanız yeniler eskileri gibi değil korku oyunu deyince nerede o eski resident evil’lar diyorsanız resident evil hd remastered’i kesinlikle oynamanızı tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.





2 Şubat 2016 Salı

Trine 2 inceleme (pc nostalji)

Hani hep kötülüklerin son bulmayacağını düşündüğümüz hikâyeler vardır ya, devamlı bir bit yeniği vardır. Bir yerden yırtık paçadan çıkar gibi bir anda bitiveren kötü kalpli varlıklar filan vardır. Biz de onları her seferinde yok etmeye çalışırız daha doğrusu yok etmek için birçok yol arayıp uğraşırız. Oyunlarda da hep böyledir zaten bunun en açık göstergesi işte artık kötülük son buldu dediğimiz anda bitiveren oyundur. Lakin bir bakmışız ki yıllar sonra o oyunun devam oyunu çıkmıştır, yeni düşmanlar yaratıklar filan fişman. İşte bugünde incelemesini yapacağımız oyun aslında ilk oyunda bitti daha nasıl devamı olur diye düşündüğümüz ve demin yazdığım açıklamalara uygun, hatta cuk oturan trine 2.

İlk oyunu daha önceden incelemiştik bir platform oyunu olmasına rağmen mükemmel grafikleri ile akıllarımızda yer eden maceramızda 3 karakter kullanabiliyorduk. Biri büyücü, diğeri bir savaşçı daha doğrusu şövalye ve okçu bir hırsız kız vardı. Bu oyunda da aynı karakterler mevcut yeni eklenen bir karakter filan yok. Hikâyemiz ise yine şu ışıldak gibi olan şey bizi göreve çağırıyor. Yok, neymiş efendim kötü kalpli prenses, aynı Hugo’daki cadı sila gibi krallığı ele geçirmeye çalışıyormuş. Bu uğurda kendi güzeller güzeli ikizini bile saf dışı etmeye çalışıyormuş filan. İlk olarak büyücü ile başladığımız oyunda aynı ilk oyundaki gibi bize diğer karakterlerle sırasıyla oynatarak bir araya getirmemizi sağlıyor. Ve ana görevler başladıktan sonra istediğimizi değiştirip oynayabiliyoruz.

Her karakterin kendine özgü yetenekleri var. Zaten ilk oyunu oynayanlar ne dediğimi anlayacaklardır. Burada da bir değişiklik yok. Yine ilk oyundaki gibi aldığımız deneyim puanlarıyla her karakterin kendine özgü olan yeteneklerine puan vererek bazı geliştirmeler yapabiliyoruz. Mesela, büyücü ile başta bir sandık yapabiliyorken bütün geliştirmeler sonucunda 3 tane sandık hatta yatay bir satıh bile yapabiliyoruz. İlk oyunda bazı limitler vardı bizi zorlayan büyücü ile büyü yaparken sağlık barımızın altında bir limiti çıkıyordu mesela yine aynı şekilde yanlış hatırlamıyorsam okçu kızımızın ok sayısı sınırlıydı. Sağdan soldan bularak geçiniyorduk. Bu oyunda o limitleri kaldırmışlar, çokta iyi olmuş bence. Yine ilk oyunda çok checkpoint noktası yoktu, bu oyunda sanki adım başı koymuşlar gibi geldi.

Trine 2’de yine ilk oyundaki gibi sizleri çok zorlamayacak olan bazı bulmacalarda var. Bunlar için biraz kafa yormanız yeterli olacaktır. Zira trine platform, macera oyunu olmasının yanı sıra aynı zamanda bir bulmaca oyunudur da. Belki sizi zaman zaman sıkacaktır ama biraz dişinizi sıkıp kafa yorarsanız inanın bulmacaları çözüp büyük keyif alabileceksiniz. Oyunumuzda 13 dolu dolu oynayabileceğiniz birbirinden zevkli tur var arkadaşlar. Ben genelde kontrol ederim ama bu sefer bakmadım, gamepad ile oynanıyor mu hiçbir fikrim yok arkadaşlar.


Sonuç olarak ilk oyundan pek farkı olmayan bir grafik yapısına sahip olan trine 2’ de senaryoda pek iç açıcı değilse bile yine kaliteli ve kulağınızda hep yankılanacak hoş müzikleri sayesinde sizi içine almasını bilecek bir oyun diyebilirim. Çevre ve karakter modellemeleri ilk oyundaki gibi harika diyebilirim. Fakat oyun yenili konusunda pek bir şey vaat etmiyor, sadece multiplayer eklenmiş. Ben pek oyunlarda önemsemediğim için görmezden geldim doğrusu. Benim en çok istediğim yeniliklerden biri ise 3 karakterimizin yanına 1 veya 2 karakter daha eklenmiş olmasıydı. Ama ne yazık ki oda yok. Oynanabilirlik çok zor değil zaten ilk oyunu oynayanlar 2.oyunu hayli hayli oynarlar. Zira bu oyun ilk oyuna nazaran daha kolaylaştırılmış, ya da bana öyle geldi bilmiyorum artık orasına siz kara verirsiniz. Çeşitlilik için ilk oyundan öteye gittiğini söyleyemeyiz ama extralar konusunda fena değil turlarda bulduğunuz gizli sandıklar filan var, ayrıca karakterlerin resimlerini açabiliyorsunuz. Neyse sonuç olarak çok büyük boyutlu olmayan bence en harika grafiklere sahip olan platform macera oyunu olan trine 2 hepinize tavsiye ediyorum arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.











Yeni yayınları kaçırma!