Need For Speed The Run inceleme ~ karekareoyun

English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget

12 Aralık 2014 Cuma

Need For Speed The Run inceleme



Sokak yarışı oyunlarının bir numaralı oyunu olan ve hemen hemen herkesçe bilinen need for speed son yıllar da bayağı bir düşüş içinde olsa da en çok satan oyunlardan biri olmayı başarmıştır. The run’ın ilk trailerını gördüğümde herhâlde bu oyun en iyi need for speed oyunu olmaya aday demiştim. Bence en iyi need for speed oyunu most wanted acaba onu geçebilecek mi diye düşünmüştüm hatta geçer diye yorumlar da yapmıştım. Ama kesin kararı tabi ki oyunu bitirdikten sonra verecektim. 

Gelelim oyunumuzun hikâyesine jack rourke adındaki sokak yarışçısının başı mafya ile belaya girer daha sonra onların ellerinden kurtulmak için bazı yarışları kazanması şarttır. Ve bu yarışlar sırasında jack’in bir arkadaşı da bize yardım edecektir. Oyunumuzda eski need for speed’dekilere benzer yarışlar mevcut mesela: normal bizim circuit yarışı veya checkpoint belli bir süre zarfında control noktalarını geçeceksiniz, battle race: teke tek rakibinizle finişe kadar yarışıyorsunuz. Gibi çeşitli yarışlar karşınıza değişik ve karışık bir şekilde geliyor bu da sizi pek sıkmıyor. Fakat siz istediğiniz yarışı seçemiyorsunuz. Çünkü şehirde özgürce dolaşmak ne yazık ki bu oyunda yok.

 Most wanted’da free ride vardı hatırlarsanız istediğimiz gibi gezebiliyorduk ve istersek görevlere biz gidebiliyorduk. Ayrıca araba modifiye de ne yazık ki bu oyunumuzda yok. Need for speed denince benim ilk aklıma gelen şey modifiye oluyor. Nerede o istediğimiz arabayı alıp da motorundan tutunda lastiklerine kadar upgrade edebildiğimiz eski neen for speed oyunları. Bu bakımdan biraz sade olmuş. Sadece garajımızdaki arabalardan alabiliyoruz, yenilerini de açtıkça kullanabiliyoruz.

Yarışları geçtikçe level atlıyoruz buna göre challenge’lar açıp oynayabiliyoruz. Yarışlarda dikkat etmeniz gereken bir husus da trafikteki arabalara sert bir şekilde çarparsanız, uçurumdan uçar veya yoldan çıkarsanız bilgisayar sizi kaza yapmış sayıyor ve önceki sayılı olan checkpoint noktasından başlatıyor. Diğer yarış oyunlarında olmayan özelliklerden biri ise the run’ bize sunulmuş yine resident evil’dan hatırladığımız tuşlara bastırma olayı vardı, aynısını bu oyunumuzda da yapabiliyoruz. Değişik tuş kombinasyonları sayesinde karakterimizi yönlendirebiliyoruz.

Grafik bakımından harikulade bir oyun diyebiliriz, battlefield’ın yapımcı stüdyosu olan dice’ın geliştirdiği frostbite motoru kullanılmış ve bu motordan en iyi şekilde faydalandıklarını düşünüyorum. Hikâye benim tahmin ettiğimden biraz daha kötü çıktı. Çok sığ ve sıradan olmuş. Ben most wanted’a yakın bir senaryo beklerken hayal kırıklığına uğradım. Müzik ve sesler fena değil ama oda most wanted’ı aratıyor. Hasar modellemeleri yeni oyun motoruyla beraber oldukça iyi olmuş, eski oyunları hatırlayanlar hasarın sadece arabalardaki çiziklerden öteye gitmediğini hatırlayacaklardır.

Araba ve çevre modellemeleri gayet başarılı olmuş, fakat çok küçük bir ayrıntı gibi dursa da benim kafama çok takılan bir husus var oda şehir de hiç insan olmayışı, dikkat ettiyseniz hiçbir turda gözükmüyorlar sanki hayalet şehir. Aynı şey eski oyunlarda da mevcuttu. Yapay zeka’nın çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim çünkü bize kök söktüren yarışçılar ve polisler bu oyunda o kadar bizi zorlamıyorlar. Oynanabilirlik çok zor değil, zaten eski oyunları oynayanlar çok zorlanmayacaklardır. Bir de kolayda oynarsanız rahat rahat zevkini çıkarabilirsiniz. Umarım bundan sonraki need for speed’lerde hem modifiye hemde serbest sürüş olur. Hikaye olarak da daha iyi ve zengin içeriklere sahip olur. İyi oyunlar.











0 yorum:

Yorum Gönder

Yeni yayınları kaçırma!