Yine korku dolu ve de içinden çıkılması zor bir macera oyunu
ön incelemesi ile karşınızdayım. Bağımsız bir oyun stüdyosu olan ve kendi
yağlarıyla kavrulan frictional games’i ilk olarak penumbra oyunu ile
tanımıştık. Bizi vurdu kırdıdan çok silah kullanmadan gerilimi yüksek dozda
yaşayabildiğimiz bir psikolojik korku oyunu türüyle tanıştırmışlardı.
Bundan önce her ne kadar benzer oyunlar piyasaya çıkmış olsa
da gerek hikâye olsun gerekse kendi ürettikleri oyun motoru ile oyun severlerin
beğenisini kazanmayı başardılar. Daha sonradan frictional games’in belki de
zirveye yerleşmesinde en önemli etkenlerden biri olan ‘’amnesia’’ oyununu
piyasaya sürdüler.
Bu harika oyunda da ilginç bir hikâye ve gerilim ile ‘’acaba
bundan sonra ne olacak?’’ ‘’nereye gidilecek?’’ ‘’ne yapacağım ben şimdi?’’
gibi birçok soruyu bize sordurmayı başardılar. Ve frictional games bundan sonra
yeni bir oyun çıkaracaklarını açıkladıkları zaman bütün oyun severlere değişik
bir heyecan dalgası sardı.
Acaba penumbra ve amnesia’dan iyi oyun olabilecek mi? En başta
aklımıza gelen sorulardan biri tabii ki. Evet, gelelim oyunumuza ‘’soma’’ çok
ilginç bir oyun, bu sefer amnesia gibi eski bir tarihte değil de günümüz de
geçen bir hikâye kurgusuna sahip. Yine oyunu fps olarak oynayabiliyoruz. İlk başta
pek bir şey olmuyor.
Yine aynı motorlarını kullandıkları için neredeyse
gördüğümüz bütün objelerle etkileşime geçebiliyoruz. Ayrıca kapı açarken veya
çekmece açarken Mouse’u ileri veya geri oynatarak açabiliyorsunuz. Bir objeyi
de fırlatmak istiyorsanız yine Mouse ile istediğiniz yere fırlatabilirsiniz. Biraz
hikâyeye değinmek gerekirse okyanusun dibinde olan bir araştırma merkezinde
olan tuhaf olaylar akabinde ortaya çıkan esrarengiz yaratıklar ve bizi
öldürmeye çalışan robotlarla ilgili bir hikâye diyebiliriz.
İlk başta hemen okyanusun dibinde başlamıyoruz. Ben hikâyenin
başlangıçtan itibaren okyanusun dibindeki araştırma merkezinde başlıyor
sanıyordum ama öyle değil ne yazık ki. Bize yollanan bir mesaj sonrasında
gittiğimiz bir yerde matrix tarzı oturduğumuz bir koltuk ve bağlandığımız bir
makine sayesinde bir anda kendimizi okyanusun dibindeki araştırma merkezinde
buluyoruz.
Daha sonra kendimizi bir çıkmazın içinde buluyoruz. Ve kimselerin
olmadığı bir yerde ‘’Allah’ım nereden geldim buraya’’ derken bir anda kendimizi
buluyoruz. Oyun günümüzde geçtiği için amnesia’da ki gibi önümüzü aydınlatmak
için kullandığımız lambamıza yağ bulmak zorunda değiliz. Yine garip garip
sesler ve efektler sayesinde gerilimi hat safhada yaşıyoruz. Ve devamlı
silahımız da olmadığı için arkamızı kollama gibi bir içgüdüyle de ne yazık ki
baş başa kalıyoruz.
Sonuç olarak grafikleri kaliteli macera, korku, hayatta kalma,
bilim-kurgu ve fps türlerinin iç içe geçip harmanlanmış bir psikolojik gerilim
oyunu oynamak istiyorsanız, özellikle gece ışıkları kapatıp yalnız başınıza
oynayabileceğiniz (maçanız yiyorsaJJ)
son yıllarda piyasaya sürülen en iyi korku oyunlarından biri olmaya aday ‘’soma’yı’’
size tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar arkadaşlar.