Mart 2016 ~ karekareoyun

English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget
slideshow

Men of War inceleme (pc nostalji)

Mükemmel bir 2.Dünya savaşı simülasyon, strateji oyunu.

slideshow

Prototype inceleme (pc nostalji)

Aksiyonu dibine kadar yaşayabileceğiniz harika bir oyun.

slideshow

Ninja Cats vs Samurai Dogs inceleme

Kedi köpek kavgalarını değişik boyutta yaşayacağınız farklı bir yapım

slideshow

Senran Kagura Shinovi versus Ön inceleme

Seksi anime dövüşçüleriyle oynamaya hazır olun.

slideshow

Armikrog ön inceleme

Stop-motion ile hayata geçirilmiş süper bir macera oyunu.

slideshow

E.T Armies ön inceleme

Killzone benzeri harika bir fps oyunu.

slideshow

2016 Yılı Güncel Tıkla İlerle Macera Oyunları Listesi (güncellendi)

Macera oyunlarını sevenler için hazırladığım geniş çaplı bir liste

slideshow

Sunset Riders inceleme ( retro arcade game)

Atari salonlarının vazgeçilmez arcade kovboy oyunu.

slideshow

Youtube kanalıma abone olmayı unutmayınız

oyun inceleme,ön inceleme,nostalji,retro ve daha birçok video incelemeyi kanalımda bulabilirsiniz.

31 Mart 2016 Perşembe

Sengoku inceleme (Retro arcade game)

90’lı yıllarda atari salonlarında mı oyun oynamak daha keyifliydi? Yoksa şimdi mi sizce oyun oynamak daha keyifli? Tabii ki teknolojinin gelişmesiyle beraber mükemmel grafikli ve destansı senaryolara sahip günümüzdeki oyunlar diyeceksinizdir çoğunuz. Hele hele bir de arkadaş ortamında oynuyorsanız atari salonu günlerini hiç mi hiç aramazsınız. Fakat benim fikrimi soracak olursanız, atari salonlarının havası bambaşkaydı derim. Orada hiç tanımadığınız insanlarla karşılaşıp kıyasıya bir mücadeleye girip adrenalin dolu dakikalar geçirebiliyordunuz. Ve aman jetonum yenmesin diye bayağı uğraştığınız olabiliyordu. Biz sırf bu yüzden usta olmadığımız oyunları oynamaz boşta olan makineleri seçerdik ve biri karşımıza girecek olduğunda ‘’dur ben oyun bitireyim sen sonra jeton atarsın’’ derdik.

Ben atari salonlarına oyun eğitim evi derdim. Şimdilerde atari salonu yok varsa da ben bilmiyorum. Ama ps salonları filan var orada da yakın bir hava olabilir ben pek gitmediğim için bir şey diyemeyeceğim. Neyse atari salonlarıyla başlangıcı yaptık ve yine 90’lı yıllara damgasınız vurmuş ve atari salonlarının vazgeçilmez oyunlarında biri olan Sengoku oyununu bugün Retro babında incelemesini yapacağız. Adından da anlaşılacağı üzere günümüzle diyorum ama tabii artık siz anlarsınız o 90’lı yıllar için günümüz diyorum. Japon tarihinin en karmaşık ve kanlı dönemi olan sengoku günümüzle bir şekilde birleşiyor. Lanet gibi bir şey var yani, bunun sonucunda bize de bu laneti yok etmek düşüyor.

Oyunda düşmanlarımızı pataklarken onları öldürdükten sonra çıkan küreleri alarak değişik silahlara geçiş yapabiliyoruz. Ve bu silahları belli bir süre zarfında kullanabiliyoruz. Her silahın kendine özgü efekti var, bazı silahlar ryu’nun hadoken benzeri bir küre atarken kimisi sadece çift kılıç olabiliyor. Ayrıca bazı savaşçıların ruhlarını alarak onları istediğimiz zaman kullanabiliyoruz. Savaşçı ruhlardan biri yakından tanıdığımız bence ps2’nin en iyi oyunu olan okami bir diğer adı ile amaterasu. Diğer savaşçılar ise bir samuray ve adını bilmediğim bir diğer savaşçı Ninja. Bu savaşçıları ölene kadar kullanabiliyorsunuz ama hak limitimiz olduğu için pek kullanmamıza izin vermiyor düşman askerleri.

Oyun 6 bölümden oluşuyor her bölümün sonunda hemen hemen her arcade oyunda olduğu gibi boss savaşı yapıyoruz. Oyunu neorage emülatöründe oynayabilirsiniz. İsteyen gameped ile de oynayabilir. İsterseniz 2 gameped’iniz varsa beraber oynayarak daha rahat oyun bitirebilirsiniz. Sonuç olarak o eski atari salonu günlerini yâd etmek isteyen arkadaşlar için Sengoku’nun kesinlikle oynanması gereken bir arcade oyun olduğunu düşünüyorum. İyi oyunlar.







28 Mart 2016 Pazartesi

Nelly Cootalot: The Fowl Fleet ön inceleme (pc)

Korsan hikâyelerini ne kadar seversiniz bilemem ama ben pek sevmezdim, daha çok vurdulu kırdılı dövüş tarzı oyun ve filmleri tercih ederdim. Fakat sonradan sizin de çok iyi bildiğiniz dünyada gişe rekorları kıran jhonny deep’in fenomen bir karakter haline dönüşmesini sağladığı jack sparrow ile hatırladığımız Karayip korsanları benim için kırılma noktası oldu. Böylece korsanlara ve korsan filmlerine hatta korsan oyunlarına karşı artık ilgi duyar olmuştum.

tabii korsan oyunu deyince ilk akla efsane oyun monkey island geliyor, bu oyunu oynarken benim hemen ilk aklıma gelen oyun oldu her nedense.İşte bugün ön incelemesini yapacağımız oyun korsanlarla alakalı bir tıkla-ilerle, macera oyunu olan Nelly cootalot the fowl fleet. Bu oyun da diğer tıkla-ilerle oyunları gibi Mouse ile karakterimizi imleç tıklamaları ile belli bir alan içinde hareket ettirebiliyoruz. Bol diyalog ve bulmacalar ise cabası. Oyunun Türkçe desteği yok, inşallah Türkçe yaması çıkar diyeli ama bunun için biraz beklemek zorundayız. Ben beklemem İngilizcem fena değil diyorsanız siz bilirsiniz tabii. Sağdan soldan bulduğunuz objeleri tanıtıp bazılarını alabiliyorsunuz. Değişik işlerde bunları kullanabilirken ara sıra bazılarını birleştirip kullanabiliyoruz.

Girdiğiniz mekânlarda zorlanmamak için ise sol üst köşede bulunan soru işaretine tıkladığınızda size o yerdeki etkileşime geçip tanıtabileceğiniz veya alabileceğiniz kısacası işinize yarayacak objeleri, tabii hepsi değil bazıları öylesine konabiliyor, size gösteriyor. Bu sayede sıkılmadan sadece işinize yarayacak objelere odaklanıp oyunu rahatlıkla oynayabiliyorsunuz. Oyunun boyutu oldukça küçük arkadaşlar ve sistem gerektirmiyor. Grafikleri 2 boyutlu olmasına rağmen çok kaliteli. Zaten bu tarz oyunlarda bence çizgi-roman veya çizgi-film gibi yapılmasının daha mantıklı olduğunu ve daha çok yakıştığını düşünüyorum.

Çoğu bu tarz oyunların incelemelerinde sürekli söylediğim bir takım uyarılar var, belki beni takip edenler bıktı ama ben yine üzerinde bir geçeceğim. Arkadaşlar bu tarz oyunlarda orta derecede olsa İngilizce bilmelisiniz, ayrıca bulmaca çözmeye meraklı olmalısınız. Zira çoğu bu tarz oyunlarda bulmaca vardır, çok bulmaca ve diyalog olduğu için genelinde bu oyunların aksiyon olmadığından ötürü çoğu oyun sever arkadaşlar sıkılabilirler. Bir de belki de en önemlisi sabır arkadaşlar bayağı sabırlı olmalısınız. Sonuç olarak 2 boyutlu grafiklere sahip olmasına nazaran kaliteli çizgileriyle ve güzel hikâyesiyle oynanmaya değer bir oyun olduğunu düşünüyorum.







26 Mart 2016 Cumartesi

Far Cry 3 Blood Dragon inceleme

Son yıllarda oyunlarda ‘’açık dünya’’ kavramını fazlasıyla duyar olduk, bu kavram oyunun sınırlarını zorlayan ve geniş bir evrende oynayabileceğimiz anlamına geliyor. Zira bazı oyunlarda bu mevcut, mesela mass effect, veya star wars k.o.t.o.r gibi. Açık dünya oyunlar genelde online oynayanları daha mutlu ediyor olsa da single player oynayanlar içinde zevkli olabilecek durumdadır. Zira ana görevlerin yanı sıra yan görevler ve gezilmesi görülmesi gereken mekânlar vardır. Tabii bu geniş evrende gezerken tabanlara kuvvet gezemeyiz. Stalker’da nasıldı, her yere yürüyerek olmadı koşarak gidiyorduk. Bu tarz oyunlarda kullanabileceğimiz değişik araçlar olabiliyor bu araçlarla görev yerlerine çabucak varabiliyoruz. Açık dünya oyunları hem fps hem de third person olabiliyor. Genelde ubisoft’un oyunlarına dikkat edin açık dünya oluyor assassin’s creed, rainbow six, yeni çıkan the division gibi ve fps olana örnek verecek olursak far cry diyebiliriz.

Far cry oyunları ubisoft’un fps oyunlara damgasını vurmuş serilerinden biridir. Özellikle ilk oyunu, hatırlarsanız oyunu bizden biri olan cevat yerli ve ekibi hazırlayıp piyasaya sürmüşlerdi. Fakat sonradan ubisoft far cry adını satın alıp oyunu kendi bünyesinde başka bir stüdyoya teslim etti. Art arda çıkan oyunlarla beraber 3 oyunun akabinde değişik bir havası olan benim tahminim dlc olarak çıkacakken, artık ne olduysa bir şekilde vaz geçilip ana oyun olarak piyasaya sürülen ‘’Far cry 3 blood dragon’’ oyununun incelemesini yapacağız bugün. Oyunun far cry 3 ile hiçbir alakası olmadığını söyleyerek incelememe başlamak istiyorum. Bu oyun 80’li yılların gözüyle günümüze yani 2000’li yılların teknolojisine bir nevi geleceğe bakış diyebiliriz. Hani geleceğe dönüşte uçan arabalar, cyborglar filan vardı ya işte biraz terminator biraz robocop filan ekledik mi oldubitti.

Oyunda rex adında bir yarı robot yarı insan yani demin bahsettiğim cyborg bir karakteri yönetiyoruz. Aynı far cry 3’teki gibi üsler var bu üsleri ele geçirerek sizin olmasını sağlayabilirsiniz. Ve bu üslerden çıkacak olan yan görevler ile bazı geliştirmeler yapabilirsiniz. Bu geliştirmeler size verilen silahlardan ibaret. Extra şarjör, uzun namlu vb. geliştirimler yapabilirsiniz. Tabii önce bu görevleri ifa etmelisiniz. Ayrıca bu üslerden istediğinize direk ışınlanabiliyorsunuz. Oyunda araçlar var lakin çok fazla değil jeep, jet ski ve bot haricinde bir araç göremedim. Silahlar ise robocop’un tabancasına benzer bir silah otomatik bir makineli, yay, sniper, gutling gun, el bombası, molotov cocktail gibi silahlar kullanabiliyoruz. Ayrıca oyunun sonunda açılan killstar adındaki silah efsane diyebilirim. Zira attığınızı patlatıyor, çok güçlü affetmeyen bir silah. Bu silahlardan sadece 4’dünü ekip yapabiliyoruz.

Haritada gezerken yine far cry 3’teki gibi hayvanlar saldırabiliyor, fakat bu hayvanlar konsepte uygun olarak cyborg. Bu hayvanlar niye oyunda var onu da anlamış değilim zira 3’te hepsi işe yarıyor ve geliştirmelerde bize yarıyorlardı. Bu oyunda ise hiçbir işe yaramadıkları gibi işimize burnunu bol bol sokabiliyorlar. Bundan beteri dinozor gibi dev olan dragon filan gibi hakları zor biten yaratıkların da olması. Bu yaratıklara dikkat edin yoksa size dünyanın kaç bucak olduğunu gösteriyorlar. Bu yaratıkları cyber heart denilen öldürdüğümüz düşmanlarımızdan aldığımız şeylerle uzak tutabiliyoruz. Yine bu oyunda da karakter geliştirmeleri var, fakat bu geliştirmeler level atladıkça kendi kendine aktif oluyor mesela sağlık limitiniz bayağı uzayıp alt kısma bile geçiyor. Menüye girip data console’ a girdiğinizde ise oyunla ilgili istatistikleri görebilirsiniz. Research data da oyundaki karakterler, silahlar ve hayvanları görebilirsiniz. Ayrıca colectibles’a girdiğimizde ise yine haritamızda bulduğumuz video teyp ve tv’leri ( ne işe yaradıklarını bilmiyorum) görebiliyoruz. Ayrıca training de mevcut. Bilmediklerinize oradan bakabilirsiniz. Sağlık şırıngaları bu oyunda da mevcut bunları üslerinizdeki shoplardan alabilirsiniz. Ayrıca armor ve açılan haritaları turlarda bulacağınız ve görevlerden kazanacağınız paralar ile açabilirsiniz.

Grafik bakımında 3. Oyun ile hemen hemen aynı olan oyunumuzun hikâye de ise sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Zira çok kısa olmakla beraber adeta alın size açık dünya bir far cry oyunu dlc çıkaracaktık ama standalone yani ana oyun olarak çıkardık diyorlar gibi geldi bana. Tamamıyla ticari mantık ile piyasaya sürülmüş bir oyun diyebilirim. far cry 3’ün adını kullanarak hem de. Müzikler harika o yılların duymaya alıştığımız 16 bitlik oyun müzikleri gibi harika müzikler var. Hasar, çevre ve karakter modellemeleri 3 ile aynı. Oynanabilirlik ise önceki oyunlardan hiçbir farkı yok zaten killstar’ı aldığınızda karşınızda hiçbir şey duramaz. Dağ olsa yıkarsınız, o derece güçlü bir silah. Sonuç olarak benim naçizane tavsiye sadece hikâye için oynarım diyorsanız almayın derim. Ama bana fps olsun açık dünya olsun far cry olsun da taştan olsun diyorsanız orasını siz bilirsiniz tabii. Oyunun küçük boyutlu olması en güzel tarafı lakin Türkçe yaması yok. Bence oynayacaksanız da önce yan görevleri yapıp bütün haritayı ele geçirdikten sonra ana hikâyeye yüklenin derim. Hepinize iyi oyunlar.











21 Mart 2016 Pazartesi

The Juicer (mini game) inceleme (pc nostalji)

Son yıllarda akıllı telefonların ve tabletlerin artmasıyla beraber fiyatlarında epey ucuzlamasıyla hemen hemen herkesin elinde ya bir tablet ya da akıllı telefon görür olduk. Birçok uygulama sayesinde eğlenceli ve güzel dakikalar geçirebiliyoruz. Bol bol fotoğraf çekerken istersek sosyal medyada takılıp istersek de değişik tarzda olan bir dünya oyundan istediğimizi oynayarak vakit geçirebiliyoruz. Akıllı telefonlarla konuşmaktan veya mesajlaşmaktan çok sanırım üstte saydığım şeyleri yapıyoruzdur herhalde.

Her neyse beni üstteki saydığım şeylerden en çok ilgilendireni oyun kısmı oluyor. Gerek telefonlarınızda, tabletinizde veya PC’nizde oynayabileceğiniz küçük boyutlu benim mini oyun diye tabir ettiğim çerezlik çok sistem gerektirmeyen ve genelde aynı mekânlarda oynanan ve orta kalitede grafiklere sahip olan oyunlardır.  Bugünde sizlere çok eğlenceli ve şimdiye kadar öncekilere pek benzemeyen bir mini oyun olan ‘’ The juicer’’ adlı bir nebze olsun fps diyebileceğimiz komik mi komik bir oyunun incelemesini sunacağım. Bu oyunda bir çiftçiyi yönetiyoruz arkadaşlar sebze ve meyvelerinin çabuk yetişmesi ve onları hemen satıp para kazanmak isteyen sabırsız bir çiftçi. Bunun için bir araştırma merkezine gidip yeni hazırlanmış bir ilacı alır ve hemen o ilacı bahçesinde kullanır. Ama bu ilaç daha ne yazık ki denenmemiştir. Bunun sonucunda meyve ve sebzeler canlanır ve saldırgan olurlar. Bunun akabinde çiftçimiz bu durumu kurtarmak için kolları sıvar ve hepsini yok etmeye karar verir.

Oyunun amacı arkadaşlar bize verilen silah ile bir nevi fps şekilde bize saldıran meyve veya sebzeleri olabildiğince hızlı bir şekilde vurarak ekranın sağ köşesindeki yeşil sıvı limitini doldurmak. Ama size verilen süre dolmadan tabi ki. Turları geçtiğinizde bazı geliştirmeler yapabiliyorsunuz. Bu geliştirmeleri turlarda vurduğunuz ve kazandığınız paralarla satın alabiliyorsunuz. Bu geliştirmeler kullandığınız silah, kalkanınız olan çitiniz ve kullandığınız el bombası oluyor. Ayrıca turlara başlamadan önce el bombası satın alabilirsiniz.

Bunun yanı sıra alternatif silahlarda kullanabiliyorsunuz. Çift namlulu bir tüfek bir de pompalı gibi çok güçlü hasar verme gücüne sahip bir silah. Ayrıca turlarda oynarken de bazı size yarımcı olabilecek itemler alabiliyorsunuz. Mesela saat işaretini vurduğunuzda ekstra zaman elde ediyorsunuz. El bombası vurduğunuzda ekstra el bombası, mermi vurduğunuzda da ekstra mermi kazanabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra kum saati işaretini vurduğunuzda ise bütün size saldıran sebze, meyveler yavaşlıyor yani matrix’teki gibi slow motion hareket ediyorlar, böylece hepsini daha rahat vurabiliyorsunuz. Eğer onları vurmazsanız ne oluyor? ekranın sağ tarafındaki sıvı limitini aşağı çekiyorlar. Süre biterse ne olur? Benim bir kere sürem bitti, hiçbir şey olmuyor arkadaşlar sadece size verilen madalya bronz oluyor yani en kötü süreyi yapmış kabul ediliyorsunuz.


Ayrıca bazen küçük bazen büyük deney tüpleriyle inen sıvıları da vurmayı unutmayın onlarda limitinizi yükseltecek. Bir de bazı turlarda sizlere değişik araçlarla topluca saldıracaklar. Bu saldırıları yapmadan araçları bir şekilde patlatın. Bir de ters ok işareti olan simgeyi elinizden geldiğince vurmamaya özen gösterin, zira sizin yönünüzü terse çeviriyor. Yani sola silahı çevirecekken sağa döndürüyorsunuz bu da sizi bayağı zor duruma sokuyor. Bazı turlarda ki bu turlar ileriki turlar bu turlarda karınca sürüsü gibi sizlere saldırıyorlar ve mouse’le ateş ettiğiniz için parmaklarınız bile yorulabiliyor ayrıca Kalkanlı olarakta size saldırabiliyorlar ama sizde kalkan simgesi vurduğunuzda koruma alıyorsunuz. Oyunu episode olarak oynayabiliyoruz ama bana kısa geldi oyun ben daha uzun bir oyun bekliyordum doğrusu. Sonuç olarak küçük boyutlu, eğlenceli ve komik bir oyun oynamak istiyorsanız ‘’The juicer’’i sizlere tavsiye ediyorum. İyi oyunlar.






19 Mart 2016 Cumartesi

The Interactive Adventures of Dog Mendonça and Pizzaboy ön inceleme

Yine benim en sevdiğim ve hiç vaz geçemediğim sık sık oynayıp sizlere incelemelerini sunduğum genelde diyaloglara dayalı bulmaca oyunu diye tabir ettiğim tıkla-ilerle, macera oyunlarından biri olan ve piyasaya yeni çıkan çizgi-roman kalitesinde grafiklere sahip  ‘’The Interactive Adventures of Dog Mendonça and Pizzaboy’’un ön incelemesini yapacağız.

Dog mendonça denilen adam sanırım dedektif gibi bir şey daha doğrusu böyle metafizik türde olayları açığa kavuşturmaya çalışan hani hayalet, peri garip yaratıklar filan var ya onun gibi şeyleri inceleyen bir dedektif desek daha doğru olur sanırım. Bizim karakterimiz ise pizzaboy denilen karakter, dog mendonça’nın yardımcısı sanırım. Ellerine gelen bir işi çözmeye çalışırken başlarından geçen tuhaf olaylar silsilesini hep beraber görerek oynayacağız. Yine diğer tıkla ilerle oyunlarındaki gibi faremiz ile tıklama yöntemiyle karakterimizi yönlendirebiliyoruz. Belli objelere tıklayarak tanıyabiliyor ayrıca bazılarını alabiliyoruz. Bunun yanı sıra bazı objeleri birleştirerek oyunu ilerletip bulmacaları çözebiliyoruz.

Bol bol diyalogda yaptığımız oyunumuz da eğer sıkılırsanız Mouse tıklayarak hızlı bir şekilde geçebilirsiniz. Bir de benim sık sık her yazıda altını çizdiğim ve devamlı vurguladığım bir diğer özellik ise bazı oyunlarda gördüğüm ve bu tarz oyunları oynayanlara bayağı kolaylık sağlayan, bulunduğumuz mekândaki bir dünya obje varken bize sadece etkileşime geçebileceğimiz nesneleri gösteren bir tuş. Bu örneği ilk secret files’ta görmüştüm girdiğiniz mekânda ‘’search scene’’e bastığınızda size alabileceğiniz veya etkileşime geçeceğiniz nesneleri gösteriyordu. Bu da işimizi kolaylaştırıp bizi sinir etmekten kurtarıyordu. Ama ne yazık ki bu oyunda öyle bir tuş yok. Onun için her girdiğiniz mekânı dikkatlice tarayın derim. Zira kaçırdığınız bir küçük obje yüzünden saatlerce takılıp sıkılabilirsiniz.

Oyunun Türkçe desteği yok ama ileri de Türkçe yaması çıkar mı bilmem zira bu tarz oyunları oynamak için orta derecede olsa İngilizce bilmek gerekiyor. Ayrıca benim tavsiyem yine bu tarz oyunları oynamak için bulmaca sever olmanızda fayda var. Çünkü bu oyunların genelinde bol bulmaca olur. Bulmaca, diyalog filan demişken bu tarz tıkla-iler oyunlarını oynayacaklardaki belki de bulunması gereken en önemli özellik ‘’sabır’’ olmalı. Zira bazı uzun diyaloglar veya zor bulmacalar sizi çileden çıkarabilir onun için sabırlı olmalısınız. Neyse sonuç olarak eğlenceli bir tıkla-ilerle, macera oyunu görmek istiyorsanız, (ayrıca boyutu çok küçük arkadaşlar onu da hatırlatmadan geçmeyeyim.) ‘’The Interactive Adventures of Dog Mendonça and Pizzaboy’’u sizlere tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.







17 Mart 2016 Perşembe

Men of War (cheats mod) hile modlu inceleme ( pc nostalji)

Çoğu oyun sever 2.dünya savaşı oyunlarını değişik tarzda birçok kez oynamışızdır. Yeri geldiğinde fps bazen third person bazen macera bazen de strateji olarak. Tabii ki savaş çok kötü bir şey keşke hiç savaşlar, çatışmalar ve kavgalar olmasa ne kadar güzel olurdu. Sadece savaşlar, kavgalar oyunlarda olsaydı, oynayıp geçseydik aynı filmlerde olduğu gibi ama ne yazık ki biz ne söylersek söyleyelim boş. Bugün de incelemesini yapacağımız oyun 2.dünya savaşı zamanlarında geçen bir strateji, aksiyon oyunu olan ‘’Men of war’’

Oyunumuz da 24 dolu dolu kısa olmayan turlar oynayabiliyoruz. Rus birlikleri ile 9 tur, alman ve müttefiklerle ise 5’er tur bir de bonus bölümde de 5 tur olarak oynayabiliyoruz. Oyun başlangıcında herhangi training veya öğretici bir tur yok. Oynadıkça kendiniz öğreniyorsunuz, ama önceden strateji oyunu oynayanlar zaten çok zorlanmayacaklardır. Fareniz ile askerlerinizi veya birliklerinizi seçip belli bir noktaya tıklayarak ilerletebiliyoruz. Herhangi bir bina kurma asker çıkarma veya bunun gibi benzeri şeyler bu oyunda yok arkadaşlar. Size turlarda verilen birlik neyse onları kontrol edebiliyorsunuz, ara ara checkpoint verdiğinde sizlere destek birlikleri verebiliyor. Birliklerinize değişik emirler verebiliyorsunuz ekranın altında bir dünya detaylı bir menü göreceksiniz bunları önce yadırgayabilirsiniz ve bunlar ne işe yarıyor diye bilirsiniz ama boş bir mekânda bile bu komutları deneyerek öğrenebilirsiniz arkadaşlar.

Ekranın sol alt köşesinde ki menüde üst tarafta görevlere bakabilirsiniz, ayrıca oynadığınız haritaya bakabilirsiniz. Bunun yanı sıra ipuçları ve iletilere bakabilirsiniz hemen askerimizin resminin bulunduğu yerin sağında bulunan yerde ise adamlarımızın silah ve cephanelerine bakabilirsiniz. Bu çok önemli arkadaşlar zira askerlerinizin mermisi bittiğinde sap sap duruyorlar onun için her adamınıza bol bol cephane verip işi garantileyin derim. Ayrıca otomatik ateşin yanı sıra manuel ateşte edebilirsiniz veya el bombası atıp diğer silah veya araçlarda kendiniz kullanabilirsiniz. Ayrıca yine sağda bulunan diğer araçlar ise size bakabileceğiniz kutuları gösteren bir tuş bu tuşa bastığınızda size yerlerini gösteriyor. Ayıca kendi askerlerinizi ve ölü askerleri gösteren tuşlarda mevcut.

Ekranın sağ alt köşesindeki bölümde ise yine birliklerimize vereceğimiz komut menüsü mevcut, askerlerinize ateş et emrinin yanı sıra ateş etmeyin, eğilin tam siper yatın gibi komutlarda verebiliyorsunuz. Ayrıca silah al mermi al veya bırak gibi komutları da kullanabilmenizin yanı sıra mayın döşeme gibi emirleri de buradan verebilirsiniz. Bir de öldürdüğünüz düşman askerlerinin üstünü arayarak gerek cephane gerek silah alıp kullanabilirsiniz. Araçlara gelecek olursak size turlarda verilen araçları kullanabiliyorsunuz demiştik bu araçlar hasar gördüğünde tamir edip tekrar kullanabiliyorsunuz. İsterseniz bazı düşman araçlarını da kullanabilirsiniz bazen bozuk olanları tamir ederek mesela. Bir de ağır makineli veya top gibi silahları kullanabilmemizin yanı sıra bunları istersek 2 askerimizle istediğimiz yere konuşlandırıp ateş edebiliyoruz.

Oyunda her tur o kadar kolay değil arkadaşlar zira bazı turlar gizli oynanması gereken turların yanı sıra birde bazı turlarda savunma yapmamız isteniyor işte bu turlar gerçekten işkence olabiliyor. Bu tarz turlar için size tavsiyem sık sık save yapmanız. Bazı turlar, görevler o kadar uzun ki sıkıldığınız bile oluyor ama oyunun atmosferi ve çatışma heyecanı o kadar müthiş ki size o sıkıntıyı hemen unutturuveriyor. Benim de bazı turlarda çok takıldığım ve sık sık save yapmama rağmen geçemediğim ve gıcık olduğum turlar oldu bu gibi turlarda cheats mod’u devreye soktum. Eğer sizde bu oyunu oynamak isterseniz kesinlikle kurun derim. Kurulumu ise çok kolay arkadaşlar öncelikle tarayıcınıza men of war cheats mode download yazın zaten hemen site karşınıza çıkacaktır oradan küçük boyutlu olan dosyayı indirdikten sonra oyunun içinde mods klasörünün içine indirdiğiniz dosyaları atın eğer mods kalsörü yoksa siz bir klasör açın. Akabinde oyuna girip options’a girin mod sekmesine gelin sol taraftaki cheats mod sekmesini sol tarafa ok yardımı ile geçirin ve apply deyin. Turlara girdiğinizde sol orta köşede cheats mode sekmesini göreceksiniz ve dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Daha detaylı bilgi oyun inceleme videosunda mevcut arkadaşlar.

Grafik bakımından yılına göre harikulade bir oyun bence aynı şekilde senaryo da çok hoşuma gitti. Aslında rus birliklerini konu alan bazda bir oyun olsa da diğer birliklerle de oynarken geçen özetler ve görevler mükemmel olmuş. Müzik ve seslerin harika olduğunu söyleyebilirim, bunun yanı sıra çevre, karakter ve araç modellemeleri çok ama çok güzel dizayn edilmiş. Bir de hasar modellemesine değinmeden geçemeyeceğim, bina patlamaları ve yıkılma biçimi ayrıca patlama efektleri ve araç yok olma modellemeleri müthiş derecede iyi hazırlanmış. Yapay zekâ iyi düşman askerleri siperlerde sizinle saklanarak savaşıyorlar. Aptal aptal ortaya çıkıp size ateş etmiyorlar. Oynanabilirlik çok kolay değil onu söylemden geçmeyeceğim her ne kadar ilerledikçe oyunda epey tecrübeli bir hale gelsenizde canınıza okuyabiliyorlar. Ve size bazı turlarda verilen bol asker veya tanklara filan da güvenmeyin ona göre. Gerek çeşitlilik gerek aksiyon açısından doya doya oynayacağınız bir oyun Men of war, hani bazı oyunlar vardır hiç bitmesin istersiniz işte o oyunlardan bir tanesi. Çok şey var aslında anlatacak o kadar çok detay var ki bu oyun için illa ki unuttuğum bazı noktalar vardır arkadaşlar onun için kusura bakmayın fakat fazlasıyla uzattığımı düşünüyorum. Daha detaylı anlatım için alttaki inceleme videosunu izleyebilirsiniz arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.












14 Mart 2016 Pazartesi

E.T Armies ön inceleme (pc)

Fps oyunlar hayatımıza girdi gireli hep bize en acayip gelen ve aksiyon anlamında bizleri en çok tatmin eden türlerden olmuştur. Hatta söylenişini hele hele Türkçesini devamlı tartışmışızdır. Yok öznel görüş,yok kişisel bakış filan gibi. Eskiden hatırlarımda atari salonlarında ve daha sonrasında eski konsollarımızda ördek avlama ve benzer oyunları bir silah yardımıyla oynardık bunlarda fps oyunlardı aslında. Zaman içinde bazı oyunlarda silah gözükmeden sadece vuracağımı hedefi gösteren bir nişangâh olurdu. Sonraları teknoloji ilerledikçe grafikleri kaliteli modellemeleri harika silahları ekranımızda görür olduk.

İşte bugün ön incelemesini yapacağımız oyunda üstteki fps kriterlerine uyan kaliteli orta boyutlu enfes bir yapım olan ‘’E.T armies’’ aslında bu oyun sadece bir fps değil aynı zamanda çok kaliteli bir bilim-kurgu ve aksiyon oyunu diyebiliriz. Bana oynadıkça kill zone oyununu hatırlattı. Eğer oynayanlar varsa ne dediğimi anlamışlardır. Yine çoğu fps oyunundaki gibi yapılan büyük bir savaş sonucunda dünya yok olmanın eşiğine gelir akabinde nükleer saldırılar filan ve insanoğlu tükenecekken galakside başka kaynaklar,gezegenlerde umudu ararlar. Filan fişman işte, oyunda unreal motoru kullanılmış bu yüzden grafikler harikulade diyebilirim. Hikâye konusunda çoğu fps oyunda olduğu gibi bu oyunda da pek bir şey beklemeyin derim.


Çevre, silah ve karakter modellemeleri çok hoşuma gitti. O kadar yüksek boyutlu bir oyun olmamasına rağmen çok kaliteli iş çıkarılmış. En başta güzel bir tabanca ve değişik bir makineli kullanabiliyoruz. Ayrıca öldürdüğümüz düşmanlarımızdan da değişik bir otomatik silah alıp kullanabiliyoruz. Yanımızda bir arkadaşımız daha var ve çatışmalarda bize destek veriyor. Bu arada çatışmalar çok kaliteli dizayn edilmiş. Kaliteli bir bilim-kurgu,fps oyunu oynamak istiyorsanız ‘’ E.T armies’’ tam size göre arkadaşlar. Heyecanı ve çatışmaları yüksek dozda yaşayacağınıza emin olabilirsiniz. İyi oyunlar. 







12 Mart 2016 Cumartesi

Deponia Doomsday ön inceleme (pc)

Yine eğlenceli ve grafikleri bir o kadar şahane hep şöyle tabir ettiğim ‘’ çizgi film tadında’’ dediğim bol bulmacalı, diyaloglu ve komik bir macera oyunu olan alman oyun yapımcısı Daedalic studios’un hazırladığı Deponia  doomsday’in ön incelemesini yapacağım. Daha önceden 3 bölüm halinde piyasaya sürülen ve çok ses getiren oyunlarının ardından bu 3 bölümün tek paket haline getirilmiş hali olan deponia the complete journey’i piyasaya sürdüler. Ardından birkaç yıl aradan sonra 2. Oyun olan doomsday’i çıkarttılar. Bakalım yeni oyunda önceki gibi ses getirebilecek mi?

Bu oyunumuzda da ilk oyundan tanıdığımız rufus’u yönetiyoruz. Bu oyunda hem geçmişini hem de geleceğiyle ilgili bazı ilginç olaylar yaşayan rufus’a bu yolda destek vererek diğer tıkla-ilerle oyunlarında yaptığımız gibi yardımcı oluyoruz. Yine klasik Mouse hareketiyle yani imlecimizi tıkladığımı yere rufus’u yönlendirebiliyoruz. Girdiğimiz mekânlarda insanlarla diyaloglara girip bazı bilgiler alabiliyoruz ve bazı soruların cevaplarını böylece elde edebiliyoruz. Yine sağdan soldan bulduğumuz objeleri tanıtabiliyoruz veya onları alabiliyoruz. Ayrıca bazı objeleri birleştirip bir yerlere kullanabiliyoruz. Bunu genelde sıkıştığınız da ve herhangi bir çıkar yol bulamadığınızda deneyin derim.

Benim yine çoğu inceleme de üzerine düştüğüm ve devamlı altını çizdiğim noktalardan biri ise bu tarz tıkla-ilerle oyunlarının çoğunda olmayan fakat daedalic oyunlarında olan bir özellikten tekrar bahsedeceğim. Çoğu mekâna girdiğimizde bir dünya obje ile karşılaşırız ve bu objelerden acaba hangisini tanıtacağız veya alacağız diye kafamız karışırken benim önceden daedalic oyunu olmayan secret files’ta gördüğüm bir tuşa bastığınızda size o ortamdaki etkileşime geçilecek objeleri gösteren bir özellikten bahsedeceğim. Bu özellik sayesinde hiçbir mekânda sıkılmadan, zorlanmadan rahatça oynayabiliyorsunuz.

Daha önceden syberia veya broken sword oynayanlar bilirler bu özellik olmadığı için çoğu yerde bulamadığımız ufak bir parça yüzünden oyunu ilerletemeyip krizler geçirdiğimiz ve çok canımızın sıkıldığı olmuştur. İşte Deponia doomsday’de hatta çoğu daedalic oyunun da tek bir tuşla isterseniz klavyeden space tuşuna eğer sadece mouse’la yapmak isterim diyen içinde farenizin tekerleğine bastırdığınızda size o mekandaki etkileşim objeleri gösterilecektir.

Grafik bakımından harikulade olan bu oyunumuzda gerek müzikler gerekse ses efektleri harika olmuş. Bir de normalde bu tarz oyunlarda pek aksiyon olmaz ama aralara ufakta olsa serpiştirilmiş. Espri ve komedi düzeyi oyuncuyu sıkmayacak cinsten daha da oyunda kalmasını sağlayacaktır. Bunun yanı sıra diyaloglar biraz sıkabilir ama farenizle tıklayarak konuşmaları hızlı bir şekilde geçebilirsiniz. Bulmacaların ne kadar zor olduğunu ön incelemede kestirmek zor ancak oyun bittikten sonra kesin bir yorum yapabilirim, ayrıca oyun Türkçe dil desteği vermiyor. Ama ileri de yama yapan arkadaşalar olabilir diye düşünüyorum. sonuç olarak kaliteli ve doyumsuz eğlencelik harika bir macera oyunu istiyorsanız Deponia doomsday’i sizlere tavsiye ederim. Hepinize iyi oyunlar.







10 Mart 2016 Perşembe

Heaven's Hope ön inceleme

Bugün sizlere defalarca kez yaptığım ve artık iyice pro usta olduğum yeni çıkan tıkla-ilerle, macera oyunlarından biri olan ve grafikleri çizgi sinema tadında bol eğlenceli ve komik bir oyun olan ‘’Heaven’s hope’’un ön incelemesini sunacağım. Bu tarz oyunları çok oynadığım ve incelediğim için artık nelere dikkat etmem gerektiğini eksiklerin en olduğunu ve yeniliklerin ne olduğunu çok iyi biliyorum arkadaşlar. Gerçi bir oyuna ön inceleme yaparak not vermek doğru değildir. Zira bir film düşünün sadece fragmanını izleyerek o filme not verebilir misiniz? Tabii ki hayır, Filmin tamamını izleyip notunuzu verebilirsiniz. Sadece ön inceleme yaptığımızda veya bir filmin fragmanını izlediğinizde sadece ‘’ gördüğüm kadarıyla’’ fena değil veya harika veya kötü bir filme benziyor diyebilirsiniz.

İşte bugün incelemesini yapacağımız oyunumuzun da ancak gördüğümüz kadarıyla notunu vereceğiz. Aslında bir melek olan karakterimiz adını hatırlamıyorum ne yalan söyleyeyim cennetten kovuluyor daha sonra düştüğü bizim dünyamızda bir takım maceraya atılıyor. Yine sağdan soldan bulduğumuz objeleri diğer tıkla-ilerle oyunlarındaki gibi tanıtabiliyoruz ve alabiliyoruz. Bunları kombine yapabiliyoruz ve bazı yerlere kullanıp oyunu ilerletebiliyoruz. Ayrıca yine diyalog yapabiliyoruz. Bulunduğumuz mekanlarda etkileşime geçeceğimiz objeleri gösteren bir tuş bulamadım, hal böyle olunca işimiz de biraz zorlaşıyor ve her girdiğimiz yerde etrafı didik didik aramak zorunda kalabiliyoruz.


Heaven’s hope’un şimdilik anlatılacak özellikleri bu kadar önceden de dediğim gibi oyunun tamamını bitirdikten sonra tam anlamıyla artılarını, eksilerini verip derecelendirebiliriz. Ne tür yenilikler var eksikleri neler, bulmacalar kıvamında mı, diyaloglar sıkıcı mı gibi.. her neyse eğlenceli güzel vakit geçirebileceğiniz kaliteli bir oyun oynamak istiyorsanız ‘’heaven’s hope’’u sizlere tavsiye ediyorum arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.








8 Mart 2016 Salı

Dead Effect 2 (early access) erken erişim ön inceleme (pc)

Fps oyun kavramı yıllardır bildiğimiz bir kavram. Açılımı first person shooter olan bu tarz oyunlarda karakterimizin bakış açısı ile oynayabiliyoruz. Ve kullandığı silahları sadece görebiliyoruz. Bu tarz oyunların zevki bir başka oluyor tabii ama bazı oyunlarda özellikle korku oyunlarında büyük sıkıntılar doğurabiliyor. Neden mi? Arkanızı göremediğiniz için sürekli arkanızı kollamanız gerekiyor ve devamlı acaba arkadan bana bir şey saldırır mı? Diye düşündüğünüz de çok oluyor.

İşte bugün de fps olarak oynayabileceğimiz ve arkamızı kollamamız gereken içinde çeşitli türleri bir arada bulunduran, fps, korku, aksiyon, rpg, bilim-kurgu içeren ve erken erişim de karşımıza çıkan ilk oyunuyla oldukça beğenilen ‘’ Dead effect 2’’nin ön incelemesini yapacağız. İlk oyunuyla android ve ios işletim sisteminde gördüğümüz dead effect sonradan pc’ye gelmişti. Oldukça başarılı bir oyunun ardından 2.oyun kaçınılmaz olmuştu. Yine ilk olarak mobil platformlara çıkan oyun sonunda pc’ye erken erişimde çıktı. Yine bu oyunda kaldığı yerden devam eden bir hikâyemiz var. Ben ilk oyunu daha oynamadım ama 2. Oyunun başından sanki bunu algıladım diyebilirim.

Bu oyunda başlamadan bize 3 değişik karakter sunuluyor. Teki iri yarı ağır makineli kullanan bir asker. Diğeri bayan bir savaşçı, bir diğer asker ise sadece elinde kılıçları olan bir samuray veya Ninja herhalde. Yine ilk oyundaki gibi geliştirmeler yapabiliyoruz. Karakterlerimize değişik güçler ve yetenekler alabiliyoruz. Ayrıca ilk oyundaki gibi çok sağlam birçok kaliteli silahı da alarak kullanabilme imkânımız var. Bana hem ismiyle hem de yazılışıyla dead space’i hatırlatan bir oyun oldu aslında. Artı uzayda bir gemide olması ve zombi gibi ve değişik yaratıkları yok etmemizle beraber bu inancım daha da arttı. Yani dead effect’e dead space’in fps oyunu desek yeridir diyebilirim.

İlk oyunu oynamadığım için 2. Oyunla mukayese edemeyeceğim ama grafik bakımından çok kaliteli bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca hikayesi çok sürükleyiciye benziyor. Müzikleri ve ses efektleri bir fps,korku oyunu için oldukça güzel. Ama fps,korku’nun yanı sıra silahınız olduğu için bazı silahsız ilerlenen korlu oyunlarındaki gibi sıkılmayacaksınız. Zira bu oyunun içinde rpg, shooter yani önünüze geleni indireceğiniz ve bilim-kurguyu,aksiyonu bol bol yaşayabileceğiniz ende fps oyunlarından biri diyebilirim dead effect 2 için. Daha erken erişimde ama siz bilirsiniz biraz daha bekleyip hatalar giderildikten sonraki beta sürümünü bekleyebilirsiniz arkadaşlar. Ama her ne olursa olsun ‘’Dead effect 2’yi kesinlikle oynayın derim arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.






5 Mart 2016 Cumartesi

Gunman Clive inceleme (pc)

Son yıllarda çıkan büyük boyutlu oyunlar hayli canımızı sıkmaya başladı. Zira aylarca beklediğimiz oyunların çıktıktan sonra indireceğimiz zaman boyutunu gördüğümüzde gözlerimizin fal taşı gibi açıldığı çok olmuştur. Beklediğimizin aksine inanılmaz büyük boyutlu olup indirmekte bile tereddüt etmişizdir. Ama bazen hiç beklemediğimiz şekilde bazı oyunların tahmin ettiğimizden daha küçük boyutlu olanları da olmuştur tabii. Hal böyle olunca teselliyi küçük boyutlu eğlencelik ama grafikleri güzel ve bize keyifli dakikalar geçirtebilecek oyunlarda bulmuşuzdur.

İşte bugün incelemesini yapacağımız oyunda size demin bahsettiğim kriterleri içinde barındıran eğlencelik çok ama çok küçük boyutlu grafikleri eski Retro arcade oyunları anımsatan ‘’gunman clive’’. Oyunumuz western tarzında olmasına rağmen bol aksiyonlu ve atlamalı zıplamalı bir platform oyunu diyebiliriz. Adı clive olan kahraman kovboyumuzun sevdiceğini kötü kalpli haydut bozuntularu kaçırır ve bizim clive’da durur mu hiç hemen onların peşine düşer ve güzel sevgilisin kurtarmak için bu maceraya balıklama atlar. Oyunda toplamda 20 tur var fakat bu turlarda zaman karşı yarışıyoruz. Turları ne kadar hızlı geçersek iyi olur, ama çok iyi süre yapsanız bile herhangi bir madalya veya açılan bir şey filan yok. Yani öylesine yapmışlar sanırım, isterseniz yavaş yavaş süreye bakmadan da oynayabilirsiniz. Süre kötü olsa da çok önemli değil.

Turlarda ilerlerken değişik silahlar alabiliyoruz takip eden mermisi olan tabanca, üçlü atış yapabilen veya kocaman mermi atabilen tabancalar kullanabiliyoruz. Tüfek, bomba filan kullanma yok arkadaşlar. Sağlığımız azaldığında ise öldürdüğümüz düşmanlarımızdan çıkan pastayı almanız yeterli. Eğer tur içinde ölürseniz checkpoint sistemi olmadığı için ve turlar çok uzun olmadığı için ne yazık ki baştan başlıyorsunuz. Tur geçtiğiniz zaman otomatik kayıt yapıyor arkadaşlar onun için dert etmeyin. Her 5 urun sonunda boss savaşı yapıyoruz. O kadar zor olmayan ama çokta kolay diyemeyeceğimiz türden olabiliyor bu savaşlar.

Oyunda ilerleyip karşınıza çıkan düşmanı öldürdükten sonra geri dönmeye kalkarsanız o düşman tekrar karşınızda peyda olabiliyor. Onun için fazla geriye dönmeden yani arkanıza bakmadan ilerleyin derim. Bazı turlarda çok sıkıcı şekilde atlama zıplamalar var ara sıra elimin epey terlediğini hatırlıyorum.  Bir de çoğu tur birbirine benziyor, aralara değişik turlar, bonuslar filan eklenebilirdi bence. Bir de kovboy dediğin ata biner bu oyunda 20 tur oynamamıza rağmen hiç böyle bir tur yok. Sadece son tura yakın uzayda bir rokete binip oynayabiliyoruz o kadar. Ama olsun bu kadar küçük boyutlu bir oyun olmasına nazaran yine de çok ve uzun turları olan iyi bir oyun diyebiliriz.


Grafikleri kendine göre oldukça iyi olan, hikâyesi basit olmasına rağmen eğlenceli ve platform oyunlarından hoşlananlar için görülesi bir yapım olmakla beraber kaliteli müzikleri olan ve ara ara da olsa sıkmasına rağmen, sırf küçük boyutlu olduğu için gunman clive’a katlanılıp oynanması gereken bir oyun olduğunu düşünüyorum. Bir de düşman yapay zekâsı oldukça basit olmuş çok sıradan robotmuş gibi hareket ediyorlar. Sonuç olarak büyük boyutlu oyunların hakim olduğu şu günlerde ben küçük boyutlu eğlenceli ve pc’mi kasmayacak bir oyun oynamak istiyorum diyorsanız işte o zaman ‘’gunman clive’’ tam size gör arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar. 







3 Mart 2016 Perşembe

The Walking Dead: Michonne Episode 1 ön inceleme (PC)

Son yıllarda gördüğümüz diziler ve filmlerin ya bir kitaptan ya da çizgi-romandan uyarlama olduğunu biliyoruz. Artık bayağı popüler olan ve şu sıralar bolca kullandığımız kelimelerden biri olan ‘’hollywood artık özgün bir yapım bulamıyor, onun için ya kitaplardan ya da çizgi romanlardan olmadı oyunlardan esinleniyorlar’’ diyoruz. Ee gerçek bu, aslında bu durum sadece Hollywood için geçerli değil. Aynı zamanda bizim film ve dizilerimize baktığımızda da aynı şey geçerli. Bunların bazılarının bu kitaptan veya romandan uyarlama olduğunu duyduğumuzda bile ‘’ Aaa demek öyleymiş’’ gibi tepkiler verebiliyorduk.

İşte benim aslında çizgi-roman uyarlaması olan fakat bundan çok sonra haberim olduğu ‘’The walking dead’’in sadece dizisinde haberdardım. Daha sonra çıkan oyunları özellikle telltale’in değişik oyunlarda denediği kısmen tıkla-ilerle ve diyaloğa dayalı yapımlarıyla biz oyun severlerden tam not almayı başardı. Aslında bu değişik oyun tarzı tekniğini telltale game birkaç oyunda denedi. Bu oyunlarda grafikler çok kaliteli değilken hikâyeye önem verilmesi ilerleyişi yaptığımız diyalog ve sorulan sorulara belli zaman zarfında verdiğimiz cevaplarla yönlendirmemiz gibi bazı mekanikler vardı. Bugün ise telltale games’in mini seri olarak piyasaya sürdüğü walking dead’in fenomen karakterlerinden biri olan michonne’un hikayesinin ön incelemesini yapacağız.

Yine önceki telltale games’in walking dead’ini veya diğer oyunlarını oynadıysanız bu oyunda da hiç zorlanmayacaksınız demektir. Zira oyun mekanikleri bire bir aynı. Yine karşımıza çıkan ekranda bazen hızlı hareket edip belirli bir noktaya tıklayarak tepki verebiliyoruz. Bu tepki kimi zaman ateş etme olurken kimi zaman zombilerden kurtulma olabiliyor. Ayrıca tuşlara seri şekilde bastığımız yerler de olabiliyor, onun için eliniz her daim hazır beklesin derim. Bir de diğer en önemli unsurlardan biri yazımın önceki safhalarında bahsettiğim diyalog. Değişik karakterlerle diyaloglara girip sorular sorabiliyoruz, ayrıca onların bize sorduğu soruları da belli zaman zarfında cevaplıyoruz. Ve verdiğimiz cevaplara göre karşımızdaki karakteri bizim ona verdiğimiz cevaplarla bilinçlendirip oyunun gidişatını şekillendirebiliyoruz.  

Yine grafikleri aynı olan ama hikâye bakımından her ne kadar dizide michonne’un biraz da olsa geçmişinden bazı sahneler göstermiş te olsa bu mini seriyi göz ardı etmemek gerekir bence. Oyun için her ne kadar tıkla-ilerle dense de ben bu tanımlamayı tercih etmiyorum, zira klasik tıkla-ilerle oyunları daha çok macera oyunlarıyla özdeşleşmiştir. İçinde aksiyon, gerilim ve stres dozajı yüksek olanı çok nadir görülür. Ben daha çok kısmen tıkla-ilerle oyunu demeyi tercih ediyorum. Bu benim bakış açım tabii ki. Sonuç olarak yine bölüm bölüm çıkacak zevkli, eğlenceli bir maceraya atılacağımız ilginç bir walking dead oyunu bizleri bekliyor. Hepinize iyi oyunlar.







2 Mart 2016 Çarşamba

Mutant Nation inceleme (retro arcade game)

Retro oyunlar bence oyunların şahıdır. Fikir babası ve öncüleridir. Zamanın da atari salonlarında ve akabinde evde değişik birçok konsolda oynadığımız arcade oyunlar kim derdi ki yılar sonra milyon dolarlık film bütçeleriyle yarışacak, hatta geçebilecek diye. Eskiden öylesine vakit geçirmek için, eğlence amaçlı oynadığımız bu yapımlar şimdi inanılmaz grafiklerle ve harikulade hikâyelerle karşımıza çıkıyorlar. Tabii ben eski oyunları çok önemsediğim için ve bunlara Retro,nostalji adı altında inceleme yaptığım için bazı arkadaşlar grafikleri beğenmeyip ‘’bunlar ne böyle ya’’ diyebiliyorlar. Bu oyunlar şimdi oynadığınız o yüksek bütçeli oyunların temelidir, babasıdır arkadaşlar onun için o eski arcade oyunlara vefasızlık yapmamalıyız.

 Evet, bu önsöz gibi yaptığım açıklamadan sonra gelelim bugünkü incelemesini yapacağımız Retro arcade oyunumuza. Oyunumuzun adı mutant nation, adından da anlaşılacağı üzere mutant yaratıklarla savaştığımız karşımıza garip garip canavarların geldiği bir oyun. Normalde iki kişilikte oynanabilen oyunumuzu isterseniz tek kişide oynayabiliyorsunuz. Bu tarz oyunların çoğunda iki kişilik oynamak mümkün zaten. 6 bölümden oyunumuzda her turun sonunda yine diğer arcade oyunlardaki gibi boss savaşları yapıyoruz. Karakterimizin değişik süper güçleri var bunları sağdan soldan bulduğunuz harfler ile kullanabiliyorsunuz.

Oyunu neorage emülatöründe oynayabilirsiniz arkadaşlar ayrıca elinizde gamepad var ise ister arkadaşınızla isterseniz de kendi başınıza rahatlıkla oynayabilirsiniz. Ben hemen hemen her defasında hatırlatmama rağmen bir kere daha aklınızda olsun belki bu yazıyı ilk defa okuyorsunuzdur diye bir defa daha tekrar edeyim. Arkadaşlar f11 tuşuna basıp enter’a bastığınızda oyunu kaydedip tekrar kaldığınız yerden devam etmek için ise f12 tuşuna basıp enter’lamanız yeterli. Oyunda emülatör sayesinde sınırsız credits eski tabirle jeton alabildiğimiz için ölümsüz gibiyiz. Rahat rahat stres filan yapmadan bir yüklenmede bil bitirebilirsiniz.

Sadece mutant nation değil nerage emülatör gibi diğer emülatörlar sayesinde yüzlerce hatta binlerce oyunu oynayabilirsiniz. İnternet2te koleksiyon yapılmış yerler gördüm. Ama siz yok sadece bu oyun gibi sevdiklerimi oynasam bana yeter diyorsanız o tabii sizin bileceğiniz iş arkadaşlar. Ben sonuçta incelemesini yapıyorum, zaten yıllar evvel bitiremediğim ve içimde bir ukde olarak kalan sonunu görmek istediğim oyunları ismini hatırlarsam bir şekilde bulup oynayıp bitiriyorum. Daha böyle çok oyun var. Mutant nation diğer arcade oyunlar gibi olmasa da çok sade ve basit gibi görünse de eğlencelik bir ilerlemeli dövüş oyunu diyebiliriz, hepinize tavsiye ederim arkadaşlar. İyi oyunlar.







Yeni yayınları kaçırma!