İlk olarak ps2’de oynadığım bir oyun türü olan tıkla ilerle
macera oyunlarını bugün de büyük keyif ve istekle oynamaya ve incelemeye devam
ediyorum. İlk oynadığım oyun ise Broken Sword Shadow of the Templars’dı. Daha sonradan
bir dünya bu türde oyun oynadım inceleme ve ön incelemelerini yaptım. Mesela Syberia’da
aklımda yer etmiş bir diğer oyundu. Bu tarz oyunlarda genelde diyaloglar ön
planda olurken çoğunda bulmaca ve etraftaki objeleri kullanma ve birleştirme
gibi özellikler olur. Bu oyunlarda karakterler Mouse hareketiyle
yönlendirilirken yön tuşları bir işimize yaramaz. Sağdaki soldaki şeyleri
inceleyip girdiğimiz mekânlarda belli yerlere giderek ve diyaloglar yaparak
karşımıza çıkan bulmacaları da çözerek ilerleyebildiğimiz oyunlardır tıkla
ilerle macera oyunları. Ben bu tarz oyunlara diyaloglara dayalı bulmaca
oyunları da derim.
Tıkla ilerle oyunları bazı oyun sever arkadaşları sıkabilir
lakin bu tarz oyunların çoğunda komedi ile harmanlanmış senaryolara denk
gelebilirsiniz. Bu sayede oyun daha eğlenceli ve bir o kadar da zevkli bir hal
alır. Bugünde nostalji babında incelemesini yapacağımız oyun eğlenceli, komik
ve sempatik yönettiğimiz kahramanımızla aynı adı taşıyan Jack Keane. Oyunun kısaca
hikâyesine dem vurarak incelememize başlayalım. Jack iki belalı dostunun elinden
bir şekilde kurtulmaya çalışır tabii onlardan kurtulmasına biz yardımcı
oluyoruz. Daha sonrasında kaptanı olduğu gemisi ile birlikte oradan kaçar. Kaçtıkları
yerde bir kraliyet ajanı ile yolları kesişir ve ona tooth island’da verilen bir
görevi yapması için yardım etmesini ve onu oraya getirmesini ister. İlk başta
jack’in ilgisini çekmese de tooth island adını duyunca ilgisini çeker zira jack’in
geçmişiyle ve ailesiyle olan bazı gerçeklerin yaşandığı bu adaya gitmeye ve
bazı gerçekleri öğrenmeye karar verir. Bu Onun için tam piyango diyebiliriz.
Daha sonra bir de orada tanıştıkları Amanda( oyunda jack’ten
sonra yönettiğimiz 2. Karakter) adındaki
sarışın güzel ile de yolları kesişir ve oda her ne hikmetse tooth island’a
gitmektedir. İşte her şey bundan sonra başlar ve maceranın içine bir anda
balıklama dalmış oluruz. Gerisini oyunda görürsünüz arkadaşlar ben kabaca
geçtim fazla detaylara girmedim. Oyunda yine karakterimizi diğer tıkla ilerle
oyunlarında olduğu gibi Mouse ile yönlendiriyoruz. Yani yine yön tuşları bir
işe yaramıyor. Bol bol diyalog var yine arkadaşlar. Girdiğimiz hemen her
mekanda etkileşime girilebilecek objeler mevcut. Kimi zaman bu objelere bir şey
kullanabilirken kimi zamanda sadece tanıtabiliyoruz. Ayrıca elimizdeki objeleri
de kombine yapabiliyoruz.
Benim tıkla ilerle oyunlarında en çok altını çizdiğim
şeylerden biri ise girdiğimiz mekânlarda hangi objelerle etkileşime gireceğimiz
hususunda oluyordu. Yazımın başında sizlere bahsettim Broken Sword ve Syberia’da
da böyle zorluklar vardı. Bazen çok küçük ekranın hiç ummadığınız bir köşesinde
bulunan bir objenin sizin işinize yarayıp oyunda ilerleyebileceğinizi
düşünsenize. Eğer bulamazsanız yandınız zira bu tarz oyunlarda yapılması
gereken bellidir ve genelde tek çözüm yolu üzerinden ilerlenebildiği için bazen
işimiz çıkmaza girebiliyordu. Daha sonradan oynadığım ve bu tarz yaptığım
incelemelerin çoğunda değindiğim secret files oyunundaki ‘’search scene’’ adlı
bize girdiğimiz her mekândaki ekileşime gireceğimiz objeleri gösteren bir tuş
vardı. Bu sayede işimiz kolaylaşıyor ve çileden çıkmıyorduk. Ne yazık ki Jack
Keane’de böyle yardımcı bir tuş yok, dolayısıyla işimiz olduğundan biraz daha
zor olabiliyor. Eğer olsaydı inanın bana harika olabilirdi.
Yine önceden incelediğim 2002 yapımı Runaway oyununda da
mesela böyle bir sistem yoktu fakat o 2002 yapımı idi. Jack Keane ise 2008
yapımı arkadaşlar. Daha sonradan birçok oyunda bu özelliği gördüm ya boşluk
tuşuna ya da tab tuşuna bastığınızda alacağınız veya etkileşime geçilecek objeleri
sizlere gösteriliyordu. Oyunda toplam olarak 13 dolu dolu zevkli bölüm
oynuyoruz. Fakat oyun bittiğinde bu bölümler açılmıyor o zaman ne anladım ben
oyunun bölüm bölüm olmasından. Bulmacalara biraz değinmek gerekirse çok
abartılı olmamış yani objelere dayalı bulmaca sistemi çoğunlukta. Öyle sizlere
beyin jimnastiği yaptıracak şekilde zor puzzle’lar yok arkadaşlar merak etmeyin.
Grafikler bakımından yılına göre değerlendirecek olursak
bile kaliteli olduğu söyleyemeyiz. Fakat hikâye olarak çok sağlam ve
sürükleyici bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilirim. Müzik ve sesler bu tarz
oyunlarda büyük önem taşır, bu oyunda da çok kaliteli müzikler ve
seslendirmeler göze çarpıyor. Oynanabilirlik ilk defa bu tarz bir tıkla ilerle
oyunu oynuyorsanız işiniz zor diyebilirim ama önceden oynadıysanız sizin için
çocuk oyuncağı olur. Çok takılabileceğiniz yer olacağını düşünmüyorum zira ben
son bölümlere kadar takılmadım ama sonlarda zorlandığım oldu açık konuşmak
gerekirse. Ama takılıpta sıkıldığınız bölüm olursa tam çözümüne bakıp
ilerleyebilirsiniz. Ama tavsiyem bunu alışkanlık haline getirip zırt bırt
bakmayın o zaman oyunun bir zevki kalmaz. Sonuç olarak eski de olsa eğelnceli,
komik bir tıkla ilerle, macera oyunu oynamak istiyorsanız Jack Keane’i
denemeden geçmeyin derim. İyi oyunlar dostlar.