Korku hayatımızda her zaman var olan ve bazen her nedense
çok istediğimiz bazen ise korkacağımızı bildiğimiz halde tatmaktan vaz
geçemediğimiz bir duygudur. Hani hep derler ya, ne gelirse meraktan başınıza
gelir. Bu tarz şeyler genellikle korku filmlerinde veya oyunlarında olur. Neyle
karşılaşacağını bilmeden ve hiçbir tecrübesi olmadığı halde bilmediği veya
bazen kazara bir maceranın içine giren tipler vardır. Bizde hep deriz ya: gitme
gitme ne işin var öleceksin gitme diye. İşte bugün de incelemesini yapacağımız
oyun bu tarz da olan ne olduğunu bilmediği bir maceranın içine tabiri caizse
balıklama atlayan kahramanımızın tuhaf hikâyesi.
Oyunumuzun adı penumbra, hikâyemiz ise dramatik bir şekilde
yönettiğimiz karakterimizin annesinin vefatından sonra babasından aldığı bir
mektup ile başlıyor. Ve babasının mektubunda bir bankaya emanet bıraktığı notu
üzerine, karakterimiz merakını bastırmak için bankaya gitmeye karar veriyor. Emanette
babasını bıraktığı notlarda tuhaf bir şeyler olduğunu sezer ama ne olduğunu
çözemez. Ama notlarda olan bir yer ilgisini çeker, o işaretli yer kuzey grönland’taki
ıssız bir yerdir. Ve karakterimiz bu yere gidip babasıyla alakalı sır perdesini
kaldırmak ve gerçekleri bulmak için yola koyulur. Yazımın başında dedim ya,
merak diye işte.
Penumbra amnesia’nın yapımcı stüdyosu tarafından piyasaya
sürülmüş bir oyun. Ben sonradan çıkmış olan amnesia teh dark descent’i ilk
oynadım, sonra ise penumbra. Keşke ilk penumbra’yı oynasaydım. Siz siz olun ilk
penumbra’yı oynayın. Frictional games stüdyosu kendi geliştirdikleri oyun
motorlarını kullanıyorlar. Bu motor birçok nesneyi kullanmamıza ve etkileşime
girmemize olanak sağlıyor. Bazı objeleri kendimiz açmalıyız mesela kapı çekmece
gibi. Kapı açacaksanız mouse’la kapıyı tutarak kendinize çekmelisiniz aynı şey
çekmece içinde geçerli. Yine amnesia’daki gibi karanlıkta ilerleyeceğimiz için
elimizde daha modern yılda yaşadığımız için el feneri ve ışıldak ile yolumuzu
bulabiliyoruz.
Bulduğumuz tuhaf maden gibi yerde bazı itemler bularak
onları kullanabiliyoruz. Mesela bulduğumuz bir çekiç ile yine Mouse’u hareket
ettirerek tahta vs. kırıp parçalayabiliyoruz. Yine amnesia’da olmayan ve bu
oyunda olan bir özellikten bahsedeceğim. Amnesia’da yaratıklarla savaşamıyorduk
veya obje fırlatamıyorduk, fırlatsak bile bir şey olmuyordu. Penumbra’da ise
elinizdeki çekiç veya kazma ile yaratıklara vurabiliyorsunuz. Veya sağdan
soldan aldığınız bazı cisimleri fırlatabiliyorsunuz. Ama penumbra’nın ilk
bölümü olan overture’da pek çeşitli yaratık yok. Çoğunluk resident evil’daki
cerberus’lara benzeyen köpekler size saldırıyor. Onları alt etmesi çok zor
değil. İlk başta biraz zorlanabilirsiniz belki ama oynadıkça eliniz
yatkınlaşacaktır. Bir de bayağı iri örümcekler sizlere saldırıyor onun haricide
bir de dev bir solucan var.
Yine amnesia’daki gibi notlar bulabiliyoruz. Bu notlar orada
yaşananlar ile alakalı bize ışık tutarken bazen çözmemiz gereken bulmacaları da
çözmemizde yardımcı olabiliyor. Yine sağlık durumumuzu bozulduğu zaman sağdan
soldan bulduğumuz ağrı kesiciler ile yenileyebiliyoruz. Tab tuşuna bastığınızda
hem sağlık durumunuzu hem de el fenerinizin batarya durumunu görebilirsiniz. Yine
hızlı kullanmak istediğiniz itemlerinizi üstteki numaralara koyarak oyun içinde
daha hızlı ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra bazı objeleri ara sıra kombine
yapıp kullanabiliyorsunuz.
Oyunda bizim haricimizde insan yok. Sadece sonlara doğru
adının red olduğunu söyleyen ve bize telsizden yardım eden biri var ama ne
yazık ki kendisini göremiyoruz. Ama bize yardımı çok dokunuyor. Bir de amnesia’da
da olan artifact denilen kutular var bunlara tıkladığınızda sanki başka bir âleme
sizi götürüp tekrar geri getiriyor. Ve oyunla alakalı bazı ipuçları
alabilmemize yardımcı oluyor. Bir de sağı solu dikkatli şekilde taramanızı
tavsiye ederim. Göz çıkan her yeri inceleyin.
Grafik bakımından yılına göre kaliteli olan bir yapım olan
penumbra overture hikâye bakımından da bizleri etkileyerek bizi ekrana
kilitlemeyi başarıyor. Müzik ve sesler başarılı ama amnesia’nın gerisinde
kalmış. Aslında birçok konuda amnesia the dark descent’ten geride kaldığını söyleyebiliriz.
Mesela yaratıklar konusunda, ama bir şeyi de vurgulamadan edemeyeceğim bu
penumbra’nın ilk bölümü sonlara doğru bazı değişik yaratıkları görebiliyoruz
ama sürpriz bir şekilde oyun son buluyor. Yapay zekâ oldukça iyi zira en çok
karşılaştığımız yaratık olan köpekleri öldürmeden bırakmayın daha doğrusu
sizden uzaklaşmasına imkân vermeyin zira uluyarak başka köpekler çağırıyor ve
başınızdaki bela birken bir anda üç olabiliyor. Oynanabilirlik zor değil
başlangıçta zorluğu zaten seçebiliyorsunuz ve oynadıkça köpeklerle başa
çıkmasını öğrenebiliyorsunuz. Sadece save biraz zahmetli ve gıcık olmuş,
istediğiniz yerde kayıt yapamıyorsunuz. Ben internet’te araştırdım ve bulduğum
bir yöntem ile istediğim yerde kayıt yapabildim. Neyse hayatta kalma ve
psikolojik gerilim tarzındaki oyunları seviyorsanız asla es geçmemeniz gereken
bir oyun diyebilirim penumbra overture episode one için. Hepinize iyi oyunlar.