Tarihte her zaman karşımıza çıkan tapınak şövalyeleri hep
bizim amansız düşmanlarımız olmuşlardır. Defalarca kez onları yenilgiye uğratsak
ta bir şekilde tekrar karşımıza çıkıyorlardı. Yine bizim gibi onlara düşman
olan ve tarihte gerçekten var olmuşlar mıdır bilemeyiz ama onlara kök söktürmüş
büyük bir grup vardı. assassains’lar (suikastçiler)aslında ilk başlardan ortak
emeller için savaşmış olan bu iki grup sonradan bazı nedenlerden ötürü ayrı
düşüp birbirlerine düşman olmuşlardır.
Bu iki güruh tarihte gerçekten birbirlerine düşman olup
savaştılar mı bilemeyiz ama oyun olarak bunu assassin’s creed’te görebiliyoruz.
Bugünkü inceleyeceğimiz oyunu ise belki de bizi en çok ilgilendirecek ve
heyecanlandıracak olan revelations. Neden mi? Zira Osmanlı zamanındaki o 1500’lü
yılardaki güzel İstanbul’da geçiyor. Sadece İstanbul mu? Tabii ki hayır.
Bunun yanı sıra Kapadokya ve masyaf’ta da oynayabiliyoruz.
Önceki oyunları ben oynamadığım için çok ta konuya hâkim değilim aslında, zaten
ilk ilgimi çeken 3.oyun olmuştu ve de onun hikâye ile bir alakası olmadığını
düşünüyordum fakat öyle değilmiş, bayağı birbirleriyle alakalı oyunlarmış. Oyunun
esas adamı olan desmond’un hikayesi aslında anladığım kadarıyla,bu animus denen
şirket geliştirdiği anı canlandırma teknolojisi ile şu tuhaf güçlere sahip olan
kürenin peşindeler. Yani bu şirketin arkasında hala günümüzde var olan
tapınakçılar var diyebiliriz.
Desmond’u bu makineye bağlayarak onun suikastçi olan
atalarının anıları sayesinde bu kürenin nerede olduğunu ve nasıl kullanıldığı
gizemini bulup kullanmak istiyorlar. Tabii ki desmond’ta bu gizemi merak
ediyor. Bu oyunda ise efsane olan iki
suikastçiyi birlikte yönetebiliyoruz. Ezio ve altair.
Oyunumuzun hikâyesi ise anladığım kadar ezio suikastçilerin
ve altair’in gizemini çözmek için gittiği masyaf’ta tapınak şövalyelerinin onu
yakalaması ile başlıyor daha sonra bir şekilde ellerinden kaçabiliyoruz. Ters Ninja
usulü. Yani ne kadar çok düşmanınız varsa karakterinizin yaşamı şansı o kadar
çoktur. Ölmez yani. Daha sonra altair’in silüeti belirir ve ezio’ya yol
gösterir ve masyaf’ın derinliklerinde olan gizemli kapıyı bulmasına yardımcı
olur. Bu kapı 5 adet mühür tarafından açılabilmektedir.
Bu mühürler ise İstanbul’da ki değişik mekânlarda
gizlenmiştir. Sadece bir tanesi tapınakçılar tarafından bulunmuştur. Bunun üzerine
ezio İstanbul’a gider ve orada da var olan suikastçilerden destek alır. Onların
lideri olan Yusuf ezio’ya birçok konuda yardımcı olur. Bir de bizim için en
önemli olan noktadır belki de ezio kanuni sultan Süleyman ile dostluk kurar ve
o zamanlar daha genç bir şehzade olan süleyman’a yardımcı olur. Zira saray’da
da tapınakçılar her şeyi neredeyse ele geçirmişlerdir.
Bir de şehzade Ahmet ve selim arasındaki çekişme de oyunda
geçmekte. Tabii bu olanlar gerçekle bağdaşmıyor, yani doğru değil. Çoğunluğu hayal
ürünü arkadaşlar. Ama ne olursa olsun benim her şeyden çok sevdiğim o zamanın
yüksek binaların, beton yığınlarının olmadığı o Bizans yapımı surların olduğu
istanbul’da oyun bile olsa gezmek oldu.
Bu oyunda yenilerine nazaran daha değişik bir dövüş mekaniği
var. Saldırıları mouse’tan bir tuşa basarak yapabiliyorsunuz yine aynı şekilde
bir tuşa basarak ta düşmanınızın darbesini savurarak alt edebiliyorsunuz. Açılan
shop’lardan değişik zırh veya silah, kılıç filan satın alabiliyorsunuz. menüde
kullanmak istediğiniz silahları atayarak ana silahınızı ve alt silahınızı da
belirleyebilirsiniz.
Oyunda ana görevlerimiz hariç mini oyun tarzında bazı
oyunlarda oynayabiliyoruz. Çatıdan diğer suikastçileri belli noktalara
yerleştirerek ve yola barikatlar kurarak düşmanların yolunu kesebiliyoruz. Ayrıca
turlarda bize yardımcı olmaları için suikastçi çağırarak düşmanlarımızı daha
rahat yok etmemizi sağlayabiliyoruz.
Sadece ezio ile oynamıyoruz demiştim altair ile bu gizemin, hikâyenin
yarım kalmış tarafını da onunla oynayarak anlıyoruz. Oyunun bu bağlamda kurgusu
müthiş olmuş diyebilirim. Yine diğer oyunlarda gördüğüm görev
senkronizasyonları var. Ve yine haritada belli bir bölgeyi açmak için kuş
bakışı bakacağımız yüksek kulelere çıkıp haritamızı genişletebiliyoruz.
Bir de oyunda bize sofia adında ezio’nun ona aşık olacağı
güzel bir kadının yardımıyla bütün mühürleri bulacağız ve tapınakçıların
şehzade süleymana da zarar vermesini engelleyeceğiz.
Sonuç olarak her ne kadar etkileyici grafikleri olsa da bazı
hatalar mevcut ama en önemlisi modellemeler İstanbul ve tarihi mekanlar
muhteşem bir şekilde yansıtılmış. Ayasofya, Yerebatan sarnıcı, fatih camii, kız
kulesi, galata kulesi Topkapı gibi ama bazı sorunlarda yok değil mesela Avrupa kıtasından
diğer kıtaya yüzmeye kalktım hemencecik karşıya geçebildim. Bunun yanı sıra
yeni çeri modellemeleri harika olmuş lakin suratlarına samurayların taktıkları
gibi bir maske takılmış o maskeler biraz garibime gitti.
Yeni çeriler hiçbir zaman yüzlerin maske takmadılar bu tamamiyle
oyunun yapımcılarının inisiyatifi olmuş. Bir de bende tavsiye arkadaşlar yeni
çerilerle zorda kalmadığınız sürece dövüşmeye kalkmayın felaket savaşıyorlar ve
boyunuzun ölçüsünü alıyorlar. Sağlık kullanma ise öldürdüğünüz düşmanlarınızın
üstlerini arayarak bulabilirsiniz. Ayrıca değişik itemlerde alabiliyorsunuz. Hikâye
konusunda söylenebilecek tek şey mükemmel olduğu ve en önemlisi ise sinema
tarzındaki kaliteli kurgusu.
Müzik harika fakat seslendirmeler problemli. Biraz bana
garip geldi. Zaten oyunun İstanbul’da geçen bölümlerinin çoğunluğu İngilizce sadece
ara ara kullanılan bazı Türkçe kelimeler oluyor. Bunun yanı sıra arka planda
duyduğumuz ve katıldığımız bizi saklayan veya yardım aldığımız gruplar Türkçe konuşuyorlar
o kadar. Bir de benim en dikkatimi çeken nokta oyunda gece, gündüz döngüsü
olduğu halde ve hemen hemen her vakitte gezdiğimiz halde oyunda hiç mi hiç ezan
sesinin olmaması. Her ince detayı değerlendirip ince eleyip sık dokuyan oyunun
yapımcıları bunu ne yazık ki kaçırmışlar.
Yapay zekâ ise tutarsızlık gösterebiliyor bazen düşmanların
yanından geçiyorsunuz duymazlarken bazen çok uzaktan sizi görüp
saldırabiliyorlar. Bir de şu çatılarda gezen Osmanlı askerlerine bir anlam
veremedim. Oynanabilirlik ise bunda önceki oyunları oynayanlar için hiçte zor olmayacaktır
rahat rahat oynayabileceksiniz. Çeşitlilik de fena değil bazı bölgeleri gezmek
ve o bölgeleri alabilmek güzel olmuş. Ayrıca tapınakçıların bölgelerine gidip
onları temizleyebilirsiniz.
Neyse epey uzattım benim için en önemlisi aslında o güzel Osmanlı
zamanındaki sade ve huzur dolu İstanbul’da oyun da olsa gezmekti valla ne yalan
söyleyeyim. Muhtemelen sizde benimle aynı görüştesinizdir diye tahmin ediyorum.
Bir de oyunun sonundaki altair’in nasıl öldüğünü, onun hazin sonunu daha
doğrusu nasıl kendini feda ettiğini ve ezio’nun bu gizemi tam çözecekken vaz
geçip günümüzle bağlantı kurup desmond’a bu gizemi tamamlamasını söylediğini
görebiliyoruz. Artık bu spoilerı çoğunuzun oyunu bitirdiğini varsayarak yazdım.
Çok kaliteli bir macera ve aksiyon oyunu oynamayan arkadaşları bekliyor. Hepinize
iyi oyunlar.