Ekim 2015 ~ karekareoyun

English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget
slideshow

Men of War inceleme (pc nostalji)

Mükemmel bir 2.Dünya savaşı simülasyon, strateji oyunu.

slideshow

Prototype inceleme (pc nostalji)

Aksiyonu dibine kadar yaşayabileceğiniz harika bir oyun.

slideshow

Ninja Cats vs Samurai Dogs inceleme

Kedi köpek kavgalarını değişik boyutta yaşayacağınız farklı bir yapım

slideshow

Senran Kagura Shinovi versus Ön inceleme

Seksi anime dövüşçüleriyle oynamaya hazır olun.

slideshow

Armikrog ön inceleme

Stop-motion ile hayata geçirilmiş süper bir macera oyunu.

slideshow

E.T Armies ön inceleme

Killzone benzeri harika bir fps oyunu.

slideshow

2016 Yılı Güncel Tıkla İlerle Macera Oyunları Listesi (güncellendi)

Macera oyunlarını sevenler için hazırladığım geniş çaplı bir liste

slideshow

Sunset Riders inceleme ( retro arcade game)

Atari salonlarının vazgeçilmez arcade kovboy oyunu.

slideshow

Youtube kanalıma abone olmayı unutmayınız

oyun inceleme,ön inceleme,nostalji,retro ve daha birçok video incelemeyi kanalımda bulabilirsiniz.

31 Ekim 2015 Cumartesi

Assassin's Creed Revelations inceleme (pc nostalji)

Tarihte her zaman karşımıza çıkan tapınak şövalyeleri hep bizim amansız düşmanlarımız olmuşlardır. Defalarca kez onları yenilgiye uğratsak ta bir şekilde tekrar karşımıza çıkıyorlardı. Yine bizim gibi onlara düşman olan ve tarihte gerçekten var olmuşlar mıdır bilemeyiz ama onlara kök söktürmüş büyük bir grup vardı. assassains’lar (suikastçiler)aslında ilk başlardan ortak emeller için savaşmış olan bu iki grup sonradan bazı nedenlerden ötürü ayrı düşüp birbirlerine düşman olmuşlardır.

Bu iki güruh tarihte gerçekten birbirlerine düşman olup savaştılar mı bilemeyiz ama oyun olarak bunu assassin’s creed’te görebiliyoruz. Bugünkü inceleyeceğimiz oyunu ise belki de bizi en çok ilgilendirecek ve heyecanlandıracak olan revelations. Neden mi? Zira Osmanlı zamanındaki o 1500’lü yılardaki güzel İstanbul’da geçiyor. Sadece İstanbul mu? Tabii ki hayır.

Bunun yanı sıra Kapadokya ve masyaf’ta da oynayabiliyoruz. Önceki oyunları ben oynamadığım için çok ta konuya hâkim değilim aslında, zaten ilk ilgimi çeken 3.oyun olmuştu ve de onun hikâye ile bir alakası olmadığını düşünüyordum fakat öyle değilmiş, bayağı birbirleriyle alakalı oyunlarmış. Oyunun esas adamı olan desmond’un hikayesi aslında anladığım kadarıyla,bu animus denen şirket geliştirdiği anı canlandırma teknolojisi ile şu tuhaf güçlere sahip olan kürenin peşindeler. Yani bu şirketin arkasında hala günümüzde var olan tapınakçılar var diyebiliriz.

Desmond’u bu makineye bağlayarak onun suikastçi olan atalarının anıları sayesinde bu kürenin nerede olduğunu ve nasıl kullanıldığı gizemini bulup kullanmak istiyorlar. Tabii ki desmond’ta bu gizemi merak ediyor.  Bu oyunda ise efsane olan iki suikastçiyi birlikte yönetebiliyoruz. Ezio ve altair.

Oyunumuzun hikâyesi ise anladığım kadar ezio suikastçilerin ve altair’in gizemini çözmek için gittiği masyaf’ta tapınak şövalyelerinin onu yakalaması ile başlıyor daha sonra bir şekilde ellerinden kaçabiliyoruz. Ters Ninja usulü. Yani ne kadar çok düşmanınız varsa karakterinizin yaşamı şansı o kadar çoktur. Ölmez yani. Daha sonra altair’in silüeti belirir ve ezio’ya yol gösterir ve masyaf’ın derinliklerinde olan gizemli kapıyı bulmasına yardımcı olur. Bu kapı 5 adet mühür tarafından açılabilmektedir.

Bu mühürler ise İstanbul’da ki değişik mekânlarda gizlenmiştir. Sadece bir tanesi tapınakçılar tarafından bulunmuştur. Bunun üzerine ezio İstanbul’a gider ve orada da var olan suikastçilerden destek alır. Onların lideri olan Yusuf ezio’ya birçok konuda yardımcı olur. Bir de bizim için en önemli olan noktadır belki de ezio kanuni sultan Süleyman ile dostluk kurar ve o zamanlar daha genç bir şehzade olan süleyman’a yardımcı olur. Zira saray’da da tapınakçılar her şeyi neredeyse ele geçirmişlerdir.

Bir de şehzade Ahmet ve selim arasındaki çekişme de oyunda geçmekte. Tabii bu olanlar gerçekle bağdaşmıyor, yani doğru değil. Çoğunluğu hayal ürünü arkadaşlar. Ama ne olursa olsun benim her şeyden çok sevdiğim o zamanın yüksek binaların, beton yığınlarının olmadığı o Bizans yapımı surların olduğu istanbul’da oyun bile olsa gezmek oldu.

Bu oyunda yenilerine nazaran daha değişik bir dövüş mekaniği var. Saldırıları mouse’tan bir tuşa basarak yapabiliyorsunuz yine aynı şekilde bir tuşa basarak ta düşmanınızın darbesini savurarak alt edebiliyorsunuz. Açılan shop’lardan değişik zırh veya silah, kılıç filan satın alabiliyorsunuz. menüde kullanmak istediğiniz silahları atayarak ana silahınızı ve alt silahınızı da belirleyebilirsiniz.

Oyunda ana görevlerimiz hariç mini oyun tarzında bazı oyunlarda oynayabiliyoruz. Çatıdan diğer suikastçileri belli noktalara yerleştirerek ve yola barikatlar kurarak düşmanların yolunu kesebiliyoruz. Ayrıca turlarda bize yardımcı olmaları için suikastçi çağırarak düşmanlarımızı daha rahat yok etmemizi sağlayabiliyoruz.

Sadece ezio ile oynamıyoruz demiştim altair ile bu gizemin, hikâyenin yarım kalmış tarafını da onunla oynayarak anlıyoruz. Oyunun bu bağlamda kurgusu müthiş olmuş diyebilirim. Yine diğer oyunlarda gördüğüm görev senkronizasyonları var. Ve yine haritada belli bir bölgeyi açmak için kuş bakışı bakacağımız yüksek kulelere çıkıp haritamızı genişletebiliyoruz.

Bir de oyunda bize sofia adında ezio’nun ona aşık olacağı güzel bir kadının yardımıyla bütün mühürleri bulacağız ve tapınakçıların şehzade süleymana da zarar vermesini engelleyeceğiz.

Sonuç olarak her ne kadar etkileyici grafikleri olsa da bazı hatalar mevcut ama en önemlisi modellemeler İstanbul ve tarihi mekanlar muhteşem bir şekilde yansıtılmış. Ayasofya, Yerebatan sarnıcı, fatih camii, kız kulesi, galata kulesi Topkapı gibi ama bazı sorunlarda yok değil mesela Avrupa kıtasından diğer kıtaya yüzmeye kalktım hemencecik karşıya geçebildim. Bunun yanı sıra yeni çeri modellemeleri harika olmuş lakin suratlarına samurayların taktıkları gibi bir maske takılmış o maskeler biraz garibime gitti.

Yeni çeriler hiçbir zaman yüzlerin maske takmadılar bu tamamiyle oyunun yapımcılarının inisiyatifi olmuş. Bir de bende tavsiye arkadaşlar yeni çerilerle zorda kalmadığınız sürece dövüşmeye kalkmayın felaket savaşıyorlar ve boyunuzun ölçüsünü alıyorlar. Sağlık kullanma ise öldürdüğünüz düşmanlarınızın üstlerini arayarak bulabilirsiniz. Ayrıca değişik itemlerde alabiliyorsunuz. Hikâye konusunda söylenebilecek tek şey mükemmel olduğu ve en önemlisi ise sinema tarzındaki kaliteli kurgusu.

Müzik harika fakat seslendirmeler problemli. Biraz bana garip geldi. Zaten oyunun İstanbul’da geçen bölümlerinin çoğunluğu İngilizce sadece ara ara kullanılan bazı Türkçe kelimeler oluyor. Bunun yanı sıra arka planda duyduğumuz ve katıldığımız bizi saklayan veya yardım aldığımız gruplar Türkçe konuşuyorlar o kadar. Bir de benim en dikkatimi çeken nokta oyunda gece, gündüz döngüsü olduğu halde ve hemen hemen her vakitte gezdiğimiz halde oyunda hiç mi hiç ezan sesinin olmaması. Her ince detayı değerlendirip ince eleyip sık dokuyan oyunun yapımcıları bunu ne yazık ki kaçırmışlar.

Yapay zekâ ise tutarsızlık gösterebiliyor bazen düşmanların yanından geçiyorsunuz duymazlarken bazen çok uzaktan sizi görüp saldırabiliyorlar. Bir de şu çatılarda gezen Osmanlı askerlerine bir anlam veremedim. Oynanabilirlik ise bunda önceki oyunları oynayanlar için hiçte zor olmayacaktır rahat rahat oynayabileceksiniz. Çeşitlilik de fena değil bazı bölgeleri gezmek ve o bölgeleri alabilmek güzel olmuş. Ayrıca tapınakçıların bölgelerine gidip onları temizleyebilirsiniz.


Neyse epey uzattım benim için en önemlisi aslında o güzel Osmanlı zamanındaki sade ve huzur dolu İstanbul’da oyun da olsa gezmekti valla ne yalan söyleyeyim. Muhtemelen sizde benimle aynı görüştesinizdir diye tahmin ediyorum. Bir de oyunun sonundaki altair’in nasıl öldüğünü, onun hazin sonunu daha doğrusu nasıl kendini feda ettiğini ve ezio’nun bu gizemi tam çözecekken vaz geçip günümüzle bağlantı kurup desmond’a bu gizemi tamamlamasını söylediğini görebiliyoruz. Artık bu spoilerı çoğunuzun oyunu bitirdiğini varsayarak yazdım. Çok kaliteli bir macera ve aksiyon oyunu oynamayan arkadaşları bekliyor. Hepinize iyi oyunlar.











28 Ekim 2015 Çarşamba

Sunset Riders inceleme ( retro arcade game)

Bir varmış bir yokmuş diye yazıma masal gibi başlayayım dedim, zira bugünkü inceleyeceğimiz oyun bundan yıllar yıllar evvel çıkmış gerek atari salonlarında gerek diğer oyun konsollarında oynayabildiğimiz çok eğlenceli ve arkadaşlarımızla 4 kişiye kadar oynayabildiğimiz neredeyse unutulmaya yüz tutmuş oyunlardan biri olan harika bir Retro arcade yapım ‘’sunset riders’’.

Bundan 24 yıl önce piyasaya çıkmış olan bu oyunu dev oyun stüdyolarından biri olan ve hala günümüzde tutunmayı başarabilen konami firması bu kovboy oyununu çıkarmıştı. Tek kişi oynayabildiğimiz oyunu istersek 4 kişiye kadar oynamak mümkündü. Oyuna girdiğimizde 4 karakterden istediğinizi seçebiliyorsunuz.

Bunlar steve, billy, bob ve cormano. Steve ve billy tabanca kullanmada usta iken bob ve cormano tüfek ve benzeri silahları ustalıkla kullanabiliyor. Benim tavsiyem bob veya cormano kullanın derim zira onlar tüfek kullandıkları için saçma ile düşmanları hemen yok edebilyorlar. Oyuna girdiğimizde ise karşımıza gelen düşmanlarımızı tek tek haklarken bazı bölümlerdeki barlara girmeyi unutmayın bu sayede daha güçleniyorsunuz.

Ayrıca sizin atış gücünüzü arttıran şerif madalyonlarını da alın. Böylece daha çok düşmanı haklayabilirsiniz. Yine size atılan dinamitleri call of duty’deki gibi gerisin geri gönderebilirsiniz. Bunun yanı sıra karşıdan gelen öküz sürüsüne ezilmemek için üstlerine atlayarak ezilmekten de kurtulabiliyorsunuz.

Turlar arasında çoğu arcade oyunda olan bonus turlar mevcut. Fps olarak karşımıza çıkan kovboyların yerlerini hızlı bir şekilde tutturup vurmalısınız. İleriki turlarda ise at binerek oynadığımız bazı bölümlerde geliyor. Atsız kovboy mu olur? Dediğinizi duyar gibiyim. Bir de çoğu arcade oyuna göre daha uzun ve eğlendirici diyebilirim.

Merak eden arkadaşlar veya bilmeyenler için tekrar hatırlatmalar yapayım. Oyunu mame emületöründe oynadım. İsterseniz gamepad ile de oynayabilirsiniz. Büyük ekran tv’niz varsa tam ekran da yapabiliyorsunuz. Eğer oyunu kaydetmek isterseniz de shift tuşuna basılı tutarken f7’ye bastığınızda istediğiniz bir rakama basarak kayıt yapabilirsiniz. Yine başlamak için f7’ye basıp hangi rakama kaydettiyseniz o rakama basıp kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.


Geçenlerde call of juarez oynarken aslında aklıma gelmişti bu oyun ve hangi Retro oyunun incelemesini yapayım derken sunset riders’ı yapayım diye karar vermiştim. Konami gibi büyük bir firma neden yeni bir oyununu çıkarmadı acaba veya remastered olarak tekrar satışa sunmuyorlar çok ilginç. Neyse eğlenceli ve 4 kişiye kadar pc’de oynayabileceğiniz (4 kişiliği denemedim, oluyor mu kesin bilmiyorum ama imkânı olanlar pc’ye 4 kol takıp deneyebilirler.) mükemmel bir Retro arcade oyunu olan ‘’sunset riders’’ı sizlere tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.






26 Ekim 2015 Pazartesi

Toby The Secret Mine ön inceleme

Bugün yine oynamaktan vazgeçemediğim türlerden biri olan 2,5 boyutlu olarak tabir ettiğim bir platform macera oyunu olan ‘’toby the secret mine oyununun ön incelemesini yapacağım. Eskiden mario, rayman ve daha birçok zıplamalı, hoplamalı oyun oynamışızdır, o kadar çok ki şimdi aklıma gelmiyor bile sadece en popüler olanları geldi o kadar.

Toby the secret mine oyununu ilk gördüğüm zaman aklıma grafikleriyle beraber limbo ve halis muhlis Türk yapımı oyun olan monochroma geldi. Sadece grafikte değil tabii aynı zamanda platform oyunu olmaları ve oynanış mekaniklerinin benzemesi de cabası. Bu küçük boyutlu ve eğlenceli oyunumuz direk oyuna girilen bir açılışa sahip.

Yani menü filan ilk başta yok. Bu bazı başka oyunlarda da karşılaştığımız bir durum. Oyunumuzun konusu, benim anladığım kadarıyla yönettiğimiz karakterimizin artık arkadaşları mı oluyorlar yoksa köylüler mi? Onu bilemeyeceğim, bu dostlarını kaçıran ondan biraz daha dev olan kötü kalpli olduğunu düşündüğüm bir yaratık tarafından alıkonulmaları sonucu bizim de karakterimizi yöneterek hapis edilen arkadaşlarını kurtarmamızı konu alıyor. İşte başta dedim ya mario gibi diye kaçırılan prensesi kurtarma gibi.

Karakterimizle yapabildiğimiz şeyler sınırlı, yani herhangi bir silahı veya büyü gücü filan yok. Sadece zıplayabiliyoruz o kadar. Bunun yanı sıra karışımıza çıkan engelleri sandıklar yardımıyla iteleyerek veya çekeleyerek geçebiliyoruz. Diğer platform oyunlarına nazaran bir değişiklik ise bulmacalar olması. Bu pekte alışık olduğumuz bir durum değil ama nadir de rastlasak bazı platform oyunlarda bulmacalarla karşılaşabiliyoruz.

Sonuç olarak küçük boyutlu ve pc’nizi kasmayacak rahat rahat oynayabileceğiniz. Etkileyici müzikleri ve masalsı dünyası ile sizleri kendine hayran bıraktıracak bir oyun olan ‘’toby the secret mine’’ oyununu kesinlikle tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.







19 Ekim 2015 Pazartesi

Finders (mini game) inceleme (pc)

Bugün yine sizlere mini oyun olarak tanıttığım küçük boyutlu ve PC’nizde fazla sistem gerektirmeyen, grafikleri çok gelişmiş olmayan ve genelde benzer mekânlarda oynanan, bazı oyun severlere sıkıcı gelen oyunlardan bir tanesisin incelemesini yapacağım. Şimdiye kadar sizlere incelemesini yaptığım mini oyunlardan bir kenara ayırabileceğimiz oyunumuzun adı ‘’finders’’.

Neden diğer mini oyunlardan ayıracağız? Evet, bu soruyu hemen şöyle cevaplayayım. Diğer mini oyunlarda tur tur oynuyorduk ve genelde dakikalarla hatta saniyelerle yarışıyorduk. Tabii istersek koyuverebilirsiniz de ama o zaman rekorları ve kupaları unutacaksınız. Eğer kendinize ‘’ben iyi bir oyuncuyum’’ diyorsanız oyunlarda rekor kırmadan veya extraları full açmadan ya da bir oyunu yüzde yüz bitirmeden olmaz değil mi?

Finders oyununda amacımız bir nevi keşif macerasına çıkmış izcilerin hayatta kalma savaşına tanıklık ederek onların bu macerasına ortaklık ederek bir şekilde doğayla savaşarak hayatta kalmalarını sağlamak. Oyunumuzda size verilen değişik görevleri ifa ederek para kazanabiliyoruz. Öncelikle elemanlarımıza sağlık paketleri kullanarak iyileştiriyoruz.

Sonrasında kurmamız gereken bazı değişik şeyleri örnek: çadır, mutfak, kuyu, mangal vs. gibi şeyleri kurabiliyoruz. Zaten siz kurmasanız da görev olarak karşınıza çıkacak. Yine elemanlarımızla sağdan soldan bazı objeleri toplayabiliyoruz. Bitki, taş, meyve gibi. Eğer bazı bitkileri bulamazsak ormana gidip erzak karşılığında istediğimiz bitkiyi alabiliyoruz.

Erzak demişken elemanlarımız yemek yemeden tabii ki iş yapamıyorlar bunun için mangal kurup erzak depolamalısınız. Görevleri yaptığınızda da yemek ve deneyim puanları veriyor. Deneyim puanları sayesinde ise level atlayarak değişik yetenekler açabiliyor ve de levelinize göre eşya veya araç satın alabiliyorsunuz.

Oyunda yazımın başında da yazdığım gibi bu oyunda küçük bölümler yerine 4 tane büyük bölüm oynuyoruz. Ve bu bölümlerde çıkan birçok görevi yerine getirebiliyoruz. Oyunda para kazanmak gerçekten çok güç arkadaşlar onun için biraz sabırlı olmalısınız. Daha sonradan ileriki turlarda çıkacak olan elinizdeki itemleri 3 katı fiyatına satabileceğiniz bonus satış opsiyonu ile bolca para kazanabilirsiniz.

Ayrıca kurduğunuz çadırlarınızı ve diğer yapılarınızı upgrade ederek te iyi para ve erzak kazanabilirsiniz. Bunun yanı sıra size verilen araç ile şehire gidip değişik şeyler satın alabiliyoruz. Görevlerin ne olduğunu bazen anlayamayabilirsiniz, onun için görev menüsündeki Show yazısına tıklayarak yardım alabilirsiniz.

 oyunumuzun içinde eğlenceli dakikalar geçirebileceğimiz balık avlama ve madenden altın, metal çıkarma var. Balık avlama gerçekten çok zevkli, tuttuğunuz balıkları isterseniz satabilirsiniz, isterseniz de balık çorbası yapıp işçilerinize servis edebilirsiniz. Ya da satıp para kazanabilirsiniz.

Fakat mutfakta yapacağınız yemek ve diğer şeylerde sizden istenilen objelerin elinizde olması gerekiyor. Madenden altın çıkarma işlemi ise yine önceden bildiğiniz ve herhalde oynamışsınızdır diye düşünüyorum, bejeweled oyunu gibi bir oyun oynayarak belli aşamadaki altınları veya metalleri süre bitmeden toplayabiliyorsunuz.

Oyunun en kötü yanlarından bir tanesi yeni bölüme geçtiğinizde eski bölümde kurduğunuz bütün yapıların yeni turda olmaması. Ayrıca paranızın ve erzakınızın sıfırlaması, Oyuna baştan başlıyorsunuz adeta. Ama önceki turda topladığınız objeleri helikopter ile oynadığınız bölüme nakliye edebiliyorsunuz. Ama oda ne yazık ki para karşılığında.

Sonuç olarak daha sakin ve yavaş bir macera mini oyunu oynamak ve hoş vakit geçirmek istiyorsanız ‘’finders’’ oyununu size tavsiye ediyorum. Hem boyutunun küçük olması hem de çok sistem gerektirmemesiyle sizi cezbedecek. Umarım eğlenceli dakikalar geçirirsiniz. Hepinize iyi oyunlar arkadaşlar.






14 Ekim 2015 Çarşamba

Transformers Devastation ön inceleme (pc)

Küçükken birçok robotlu çizgi film, anime filan izlerdim. Gerçi şimdi de anime çizgi film izliyorum ama eskisi kadar robotlu olanlara düşkünlüğüm yok. O zamanlar voltran, robotech, transformers gibi değişik çizgi filmleri büyük bir iştahla izlerdim. Şimdi ise daha çok filmlerini izlemeyi tercih ediyorum. Bir de oyunlarını oynuyorum tabii ki.

Evet, bugün de ön incelemesini yapacağımız oyunumuz küçükken izlediğim, beyaz perdeye de mükemmel şekilde yansıtılan transformers’in yeni oyunu olan; ‘’transformers devastation’’. Daha önceden ps2’de transformers’in bir oyununu oynamıştım, büyük keyif almıştım birçok robotu kontrol edebildiğimiz oyunda modellemeler, grafikler, çeşitlilik ve hikâye harika idi o zamandan bu zaman kadar ne yalan söyleyeyim hiçbir oyununu oynamadım.

Ta ki bu oyun çıkana dek. Önce arenada modlu oynanan bir multiplayer oyunu sandım lakin sonradan öyle olmadığını hikâyeli modunun olduğunu yani eski oyuncu tabiri ile ilerlemeli oyun olduğunu anladım. Gelelim oyunumuzun detaylarına yaptığım ön incelemeden yola çıkarak şunları söyleyebilirim ki önceki ps2’de oynadığım oyunu bana hatırlattı. Zira decepticonlarla dövüş edebiliyoruz, aynı zamanda silahlarımızla değişik saldırılar da yapabiliyoruz.

Bunun yanı sıra tabii ki arabaya dönüşerek şehirde tur atabiliyoruz ama açık dünya olmadığı için belli yerlere ancak gidebiliyoruz. Açık dünya olsa belki daha zevkli olabilirdi. Oyunda normal saldırıların yanı sıra vehicle attack adı altında özel saldırı da yapabiliyoruz. Oyunu bölüm bölüm oynayabiliyoruz. Robotları biz seçemiyoruz, her turda kendi kafasına göre yapay zekâ size veriyor.

Ama en gözde olan robotlar bu oyunda var. En azından optimus ve bumblee bee kesin var. Grafikleri de çok hoş olmuş cellshade diye adlandırılan motor kullanılmış. Ayrıca yine ps2’deki gibi dev kocaman robotlarla da yine savaşabiliyoruz.

Sonuç olarak ilk izlenimlerimin çok iyi olduğunu sizlere söyleyebilirim. Bana deja vu hissine kapılmamı sağladı diyebilirim. Yani ps2’deki mükemmel oyunu gözümün önüne getirdi. Evet, arkadaşlar grafikleri güzel aksiyonu bol hem dövüşlü hem çatışmalı bir ilerlemeli oyun istiyorsanız ‘’transformers devastation’’ oyununu sizlere tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.







12 Ekim 2015 Pazartesi

Call of Juarez Bound in Blood inceleme (pc nostalji)

Eskiden tek kanallı dönemlerde Pazar günleri western kuşağı olurdu. John wayne, lee van cleef, steve mcqueen gibi efsane aktörlerin kovboy filmlerini izleyerek kahvaltımız yapardık. Fakat yıllar geçti artık pek kovboy filmlerini ve oyunlarını ne yazık ki görmez olduk. Ps2’de hatırladığım gun ve red dead revolver vardı. Yani çok sayabileceğimiz western oyunu yok.

Bugün nostalji oyunu incelememizde pc’ye çıkan ve büyük ses getiren ‘’call of juarez bound in blood’’u inceleyeceğiz. İlk oyunu oynayan arkadaşlar hemen ray’i gördüklerinde hemen hatırlayacaklardır. Bende ilk başta ismini hatırlayamadım ama üzerindeki haç şeklinde olan zırhı ve asık çirkin suratını görünce ‘’ bu adam ilk oyunda yönettiğimiz peder değil mi?’’ diye kendi kendime sordum.

Evet, cevap doğruydu. İlk oyundaki peder silah kullanmaya tövbe etmiş olan adamdı bu. Ta kendisi ray mcCall. Bu oyunumuz da ise aslında ray’in nasıl oluyor da silahlarını bırakıp peder oluyor? Sorusuna yanıt buluyoruz. Zira bu oyun ilk oyundan da öncesini bize anlatıyor. İlk oyunda karşımıza çıkan bazı karakterler bu oyunda da karşımıza çıkıyor. Hatta sondaki kaleyi görenler hemen hatırlayacaklardır.

Bu oyunumuzda ise ray’in diğer kardeşleri olan Thomas ve William mccall’ı da görüyoruz. Kısaca hikâyemize değinecek olursak. Amerika da çıkan iç savaşa katılan ray ve Thomas ülkelerini savunurken düşmanların kendi topraklarına hatta çiftliklerine kadar girdiklerini öğrenirler ve komutandan oraya gitmek için izin isterler lakin emir çıkmaz ve gidemeyecekleri söylenir. İki kardeş bu duruma karşı çıkar ve emire karşı gelip savaş kaçağı olmaktan korkmayıp çiftliklerine giderler.

Fakat buldukları manzara onları dehşete düşürür, zira çok geç kalmışlardır. Düşman çoktan çiftliklerini işgal edip yakıp, yıkıp, yağmalamışlardır bile. Onlarda kardeşini ve annelerini bulmak için hayatlarını tehlikeye atıp kıyasıya çarpışırlar sonunda kardeşini ve annelerini bulurlar. Ama ne yazık ki anneleri çoktan ölmüştür. Onlar da buralardan gidip kendilerine daha rahat yaşayabilecekleri bir yere gidip ‘’juarez’in hazinesini bulup’’ tekrardan geri dönerek çiftliklerini tekrardan inşa edip yaşanabilecek bir yere getirmek için oradan kaçarlar.

İşte bütün keşmekeş ve üç kardeşin arası bu olaylardan sonra açılmaya başlar. Sonra juan mendoza ile yollarımız kesişir, evet ilk oyundan tanıdığımız can düşmanımız juarez. Ve onunla ortaklık yaparak bazı işlere girişiyorlar. Ama sonunda hazine vaati ile tabii ki. Ama ilk başta güzeller güzeli marisa ile karşılaşırlar ona sarkan serserilere ray kardeşler hadlerini bildirirler. İşte ilk tanışma böyle başlar ve marisa aslın hem ilk oyunda hem de bu oyunda önemli rol teşkil etmektedir.

Zira ilk oyunda ray’in haricinde yönettiğimiz billy’yi hatırlayacaksınız. İşte marisa’nın oğlu o arkadaşlar ve babası da bu oyunda Maria’nın kendisine hamile olduğunu ve senin çocuğun dediği juarez mendoza. Daha fazla uzatmak istemiyorum uzun lafın kısası maccall kardeşler hazine peşine düşüp ardından karşılaştıkları bir kadına aşık olurlar ve bu kadın için birbirlerine düşerler. Bu arada eski komutanları barnsby ile savaşmak zorunda kalırlar. Onları yanlış yola sapmaktan kurtarmaya çalışan ve birbirlerine düşmelerini engellemeye çalışan birleştirici tek unsur ise küçük kardeşleri William’dır.

Sadece barnsby değil, Kızılderililer ve juarez’le de savaşmak zorunda kalacaklar. Gelelim oyunumuza her tura başlamadan önce bize karakter seçimi soruluyor. Ancak bazı turlarda tek maccall’ı kullanabiliyoruz. İki kardeşinde kendine has yetenekleri var. Ray usta bir şekilde çift tabanca kullanabiliyor. Ayrıca dinamit atarak düşmanları bertaraf edebiliyor. Thomas ise usta bir şekilde bıçak fırlatabiliyor, ayrıca kement atarak bazı yerlere tırmanabiliyor. Bir de billy gibi yay kullanabiliyor.

Yine ilk oyundan bildiğimiz konsantrasyon modu bu oyunumuzda da mevcut. Ayrıca boss niteliğindeki kovboylarla düello yapabiliyoruz. Ama düello sandığınız kadar kolay değil. Zira Mouse’u kullanarak karakterinizin elini silaha yakın tutmalısınız ve düşmanınızı tam karşınıza almalısınız. O hareket ettikçe sizde edip görüşünüzü netleştirmelisiniz. 

En sonunda ise gong sesini duyduğunuzda çabuk davranmalısınız. İlk oyunda silahlarımız eskiyordu ve önümüze gelen silahları alıp kullanıyorduk bu oyunda biraz daha kolaylaştırmışlar. İsterseniz kazandığınız paralarla daha güçlü silahlar ve cephane satın alabiliyorsunuz. Yine ilk oyunda sağlık durumu sıkıntılı oluyordu zira devamlı su matarası gibi bir şey ile sağlığımızı çoğaltıyorduk. Bu oyunda ise ekran kırmızı olduğunda saklanmanız yeterli. Çoğu fps oyununda olduğu gibi.

Oyunda 15 dolu dolu ve zevkli tur oynayabiliyoruz. Bunun yanı sıra extra görevler oynayabiliyoruz. Ayrıca turların içinde olan bazı para kazanmak için konulmuş yan görevleri de icra edebilirsiniz. Yine ilk oyunda ata binebildiğimiz gibi bu oyunda da binebiliyoruz. Her ne kadar kısmen açık dünya oyunu olsa da atla vahşi batıda tur atmak çok zevkli. Ama bundan sonra yeni çıkacak call of juarez oyunlarının kesinlikle büyük haritalı açık dünya oyunu olması şart. Oyunumuzda kendi silahlarımız hariç bazı silahlar kullanabiliyoruz. Top, ağır makineli gibi.

Sonuç olarak grafikleri yılına göre oldukça kaliteli olan ve belki de oyunun en iyilerinde olan mükemmel senaryosu ile harmanlandığında müthiş olmuş diyebiliriz. Zira Genelde bu iki önemli unsur çoğu oyunda dengelemiyor. Müzik ve sesler oldukça başarılı. Hasar modellemeleri güzel. Çevre ve karakter modellemeleri de iyi. Yapay zekâ oldukça başarılı oyunumuzda olan siper al ateş et sistemi sadece bize özel değil. Düşmanlarımız da bize saklanarak ve siper alarak ateş açabiliyor.

Oynanabilirlik ilk oyuna göre daha kolay gibi geldi bana zaten her tura girmeden önce zorluğu seçebiliyorsunuz. Yine ilk oyunda checkpoint fazla verilmiyordu. Bu oyunda oda düzeltilmiş. Daha çok checkpoint alabiliyoruz. Bir de şu düelloları daha kolay yapsalarmış tam olacakmış. Devamlı düşmanınızla karşı karşıya gelmeye çalışırken diğer taraftan Mouse ile silahınıza yakınlaşmalısınız tam bu esnada eğer fazla yakın tutarsanız karakteriniz elini silahtan uzaklaştırıyor.

Bu da işimizi bir hayli zorlaştırıyor. Çeşitlilik oldukça başarılı birçok ekstra görev oynayabiliyoruz. Ayrıca multiplayer desteği sayesinde online olarak değişik haritalarda görevler yapabiliyoruz. Benim naçizane tavsiyem eğer daha hiç call of juarez oynamadıysanız ilk olarak bu oyunu yani ikinci oyunu olan ‘’call of juarez bound in blood’’ oyununu oynayın derim.

Zira esas bu şekilde hikâyeyi daha iyi anlayarak ve özümseyerek, hatta peş peşe hemen bunu bitirip ilkini oynayın derim. Eğer çok kaliteli bir macera olan vahşi batı’da kıyasıya bir mücadeleye girebileceğiniz western oyunu oynamak istiyorsanız ‘’call of juarez bound in blood ‘’ oyununu size tavsiye diyorum. Deneyin, pişman olmayacaksınız. Hepinize iyi oyunlar.











10 Ekim 2015 Cumartesi

Lost Horizon 2 ön inceleme

Kaçınız lost horizon (kayıp ufuk) filmini izlediniz bilmiyorum ama çok eski bir film olmasından mütevellit bundan sonra da izleyeceğinizi sanmıyorum. Zira çok ama çok eski bir film. Sadece aranızda klasik, siyah beyaz filmleri sevenler varsa izlerler. Hatta izlemişlerdir bile diye düşünüyorum. Ayrıca film arşivi yapanlarında bildiği bir film olduğunu düşünüyorum.

Açık söylemek gerekirse sinemayı iyi bildiğim halde ve birçok klasik filmi izlediğim halde lost horizon filmini hiç duymamıştım, Ta ki oyununu görene kadar. Yaptığım araştırmalar sonucunda bir film oyunu olduğunu gördüm. İlk defa bir sinema filmi tıkla-ilerle macera oyunu olarak karşımıza çıkıyordu belki de.

Zaten bir gerçek var ki filmi izledikten sonra oyunu oynamak istemezdim doğrusu. Ama oyunu bitirdikten sonra filmini izlemede bir sakınca yok bence. Neyse oyunumuza geçelim, bu kadar konuştuk ama bu oyunumuz lost horizon 2 yani ilk oyunun devamı. Şimdi soracaksınız 2.filmi mi çıktı da oyunu piyasaya sürüldü diye? Cevap: hayır. Yapımcılar kendi inisiyatiflerini kullanarak ve kendi hikâye kurgularını oluşturarak bir ilerleyiş hazırlamışlar.

Gelelim lost horizon 2 ön incelememize, yine ilk oyundaki gibi ve genelde bildiğimiz yönlendirme şekli olan imleç hareketleriyle karakterimizi yönetebiliyoruz. Yine diyaloglara girebildiğimiz ve karşımıza çıkan bulmacaları çözdüğümüz bir oyun bizi bekliyor. Girdiğiniz her mekanda aldığınız objeleri sağa sola kullanarak veya birleştirerek elde ettiğimiz değişik araçlarla yolumuza devam edebiliyoruz.

Bu birleştirmeler bazen mantıklı olabilirken bazen çok saçma olabiliyor. Aynı şekilde ara ara takıldığınız olabilir bu gibi zamanlarda da elinizdeki her ne olursa olsun size saçma da gelse bütün objelerinizi kullanabilecek her yere kullanın.

Bu oyunda genelde tıkla-ilerle oyunlarında olmayan aksiyonu da adapte etmeye çalışmışlar. Size verilen kısa zaman içinde sizden istenilen objeyi bularak getirmeniz gereken yere çabuk bir şekilde yetiştirmelisiniz. Oyunun başında bir kere karşılaşıyoruz. Tahminim o ki oyunun ileriki safhalarında da bu tarz aksiyonlarla karşılaşacağız. Bir de yine bize heyecan yaşatan saklanma ve nöbetçilere yakalanmadan geçişler var.

Sonuç olarak içinde aksiyon, heyecan ve gizem dolu bir macera oyunu oynamak istiyorsanız eğer ilk oyununu oynayıp filmini de izlediyseniz ‘’lost horizon 2’’ oyununu kaçırmayın derim arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.






8 Ekim 2015 Perşembe

Jerry Mcpartlin Rebel With a Cause ön inceleme

Yine yeni bir ilginç ve 50’li yıllarda geçen buram buram rock and roll kokan değişik bir tıkla-ilerle oyunu olan jerry mcpartlin rebel with a cause’un ön incelemesini yapacağız. Bundan önce birçok bu tarz oyun oynadım ve incelemesini yaptım. Hatta özel bir çalışma bile hazırlamıştım. Gün geçmiyor ki böyle tarz da oyunlar çıkmasın. Yok yok şaka tabii ki de çıkmaya devam etsin.

Oyunumuzda yazımın başında yazdığım gibi 50’li yıllarda geçmekte. Yönettiğimiz karakterimiz oyunun adı da olan jerry mcpartlin. Kendisi rock müziğe hayran aynı zamanda icra eden çok tanınmamış bir yıldızdır. Kendi çapında diyebiliriz, ya da en azından tanındığı çevrede yıldız diyelim. Oyunumuzda yine klasik tıkla ilerle oyunlarındaki gibi yön tuşlarına ihtiyaç duymadan sadece Mouse ile oynayabiliyoruz.

Yani imlecimizi nereye tıklarsak oraya karakterimizi yönlendirebiliyoruz. Bu arada birçok bu tarz oyun gördüm demiştim, ilk defa oyun içi imleci değişik olana denk geldim. Tabii yönettiğimiz karakter rock müzik ve Elvis hayranı olunca imlecimizin de nota işareti olması çok doğal bence. Neyse oyun analizimize gelelim.

Yine bol diyaloglara girebildiğimiz ve birçok obje ile etkileşime geçebileceğimiz bir oyun diyebilirim. Bu tarz oyunlarda birçok değişik mekâna girip çıkıyoruz bu gibi durumlarda kafamız karışabilir. Acaba hangi objeyi alacağım? Veya nereden bir ipucu bulacağım? Gibi sorular sorabiliriz. İşte bu durumlarda bazı bu tarz oyunlarda olan ve benim ilk olarak secret files’ta tanıştığım search scene tarzı bize girdiğimiz mekânlardaki etkileşime geçilecek objeleri gösteren bir sistem var.

Bu sistem sayesinde en azından işimiz kolaylaşıyor ve zamandan tasarruf etmiş oluyoruz. Yapmanız gereken sadece space yani boşluk tuşuna basmak arkadaşlar o kadar. Yine diğer tıkla iler oyunlarında olan bir diğer özellik olan objeleri birleştirme bu oyunda da var. Bazen başınız sıkıştığında çıkış yolu bulamadığınızda elinizdeki objeleri birleştirmeye çalışın derim.


Eğer sizde bol bulmacalı, diyaloglu, komik bir 50’li yıllara ait rock and roll macerasına şahit olmak istiyorsanız ‘’ jerry mcpartlin rebel with a cause oyunu tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar arkadaşlar.






6 Ekim 2015 Salı

Samurai Warriors 4 II ön inceleme (pc)

Tarihi hikâyeler ve dönem filmleri ya da oyunları genelde ilgimizi çekmiştir. Hele hele belgesel niteliğinde olan ve o döneme ait yapılar barındıran mekanlar fazlasıyla bizi cezbetmiştir. Tarihin çok eski dönemlerinde yapılan ve ‘’tabanca çıktı mertlik bozuldu’’ söylemleri daha edilmeden aç gözlü tamahkar insanların yaşadıkları topraklara hakim olup tek güç olmak istedikleri dönemler gerçekten en korkunç kaos barındıran dönemlerdi.

Bugün ön incelemesini yapacağımız oyunumuzda japonya’nın en korkunç iç savaş yıllarının anlatıldığı sengoku dönemine ait oyunu olan ve pc’ye çıkmasına alışık olmadığımız ‘’samurai warriors 4-II’’ oyunu. Koeitecmo aslında pc’ye oyun çıkaran bir stüdyo değildi, fakat son yıllarda steam üzerinden birçok oyununu pc’ye de çıkardı. Herhalde önceden çıkardıkları dynasty warriors’un aldığı güzel tepkiler üzerine böyle bir şey denediler. Umarım warriors orochi oyununu da pc’ye çıkarırlar.

Neyse gelelim oyunumuza. Menünüz önceki oyunlardaki gibi şık ve basit, story mode:adından da anlaşılacağı üzere açık olan hikayeleri oynayarak ilerleyebileceğimiz ana mod. Free mod ise karakterlerimizi güçlendirmek için oynayabileceğimiz serbest mod. Burada karakterlerimize level atlatabiliyoruz. Bunun yanı sıra bulduğumuz güçlü silahlarla karakterlerimizin gücüne güç katabiliyoruz.

Ayrıca yine aldığımız strategy tome denilen itemlerle karakterlerimize değişik yetenekler açabiliyoruz. Zaten turlara başlamadan önce size girmediğiniz modlara ünlem olarak göstererek uyaracaktır. Turlarda yine bulduğumuz atlar sayesinde karakterlerimize istediğimiz atı vererek turlarda yürüyerek veya koşarak değil de atla dörtnala gitmesine olanak sağlayabiliyoruz.

Bu samurai warriors oyunundaki en öne çıkan yeniliklerden biri ise iki karakter kullanabilmemiz. Turlara girmeden önce çift karakter seçebiliyorsunuz ve turlarda istediğinize geçebiliyorsunuz. Ama warriors orochi’de ki gibi aynı karakter üzerinde olmuyor bu. İki değişik bölgede bulunabiliyor bu karakterler. Eğer siz isterseniz diğer karakterinize emir vererek serbest dolaşması, sizi koruması, olduğu yerde kalması gibi değişik komutlarla emir verebiliyorsunuz.

Yaptığımız normal saldırıların yanı sıra eskiden şarj atak dediğimiz saldırıların yerine power attack ve hyper attack almış. Ayrıca yine her karakterin kendine özgü special hareketi var. Musoular ise eskiye nazaran daha etkili. Eskiden sadece yetenekle veya hakkımız kötü olduğunda yapabildiğimiz true musou’yu şimdi normal musou ile yapabiliyoruz. Bir de sol alt köşede olan barımız dolduğu zaman rage yapabiliyoruz, peşine bir de musou çekerseniz karakteriniz müthiş özel yok edici musousunu kullanıyor. Birde diğer karakterinizle yan yana gelip elektrik bağ kurabilirseniz yien true musou çekebilirsiniz

Anlamadığım şey toplanan paralar eski oyunlarda shop vardı oradan değişik item veya elementler satın alıp silahlarımızı güçlendirebiliyorduk. Ama bu oyunda shop göremedim. Bir de eski oyunlarda 4 çeşit silah oluyordu. 4. Olanlar en güçlü olanları oluyordu, acaba bu oyunda silahlar nasıl oluyor onu tam olarak anlayamadım. Bir de karakter ve turların hepsi doğal olarak açık değil. Aynı şekilde bazı senaryolarda. Muhtemelen oyun bitirerek açabiliyoruz diye düşünüyorum.

Sonuç olarak bu kısa oynamamla beraber edindiğim izlenimlerle beraber çok keyifli ve eğlenceli bir aksiyon oyununun bizi beklediğini söyleyebilirim. İsterseniz arkadaşlarınızla oynayabileceğiniz. İsterseniz 6ofps ve 30fps seçenekleri de mevcut. Grafikleri eski oyunlara nazaran daha kaliteli diyebilirim. Ayrıca gamepad ile tuş ayarlarını setting’den yaparak rahatlıkla oynayabilirsiniz. Hepinize iyi oyunlar.







3 Ekim 2015 Cumartesi

Armikrog ön inceleme

Kaçınız macera oyunlarına bayılıyor? Hele hele bu oyunlar bir de klasik tıkla-ilerle tarzı ise oynamaktan büyük keyif alır mısınız? tabii ki bunu bilemem. Ama bir gerçek var ki oda bu tarz oyunların popüler oyunların altında ezildiği gerçeği. Genelde bağımsız stüdyoların yaptığı bu oyunlar çok iyi şekilde tanıtılamadığı için ve gerekli marketing oluşturulamadığı için pek tercih edilmemektedir.

Bunun yanı sıra bu tarz oyunlarda aksiyona pek yer verilmemesi, bulmaca olması ve bulmacaların zor olması, bazı oyunlarda çok diyaloglara yer verilmesi belki de bu tarz yapımlardan oyun severlerin uzaklaşmasına sebebiyet vermiş olabilir.  Ama yine de aksiyondan uzak ve yavaş tempoda ara ara heyecan dozajı artan ve değişik bulmacalar çözebileceğimiz gizemli oyunlardır tıkla-ilerle oyunları.

İşte bugünde ön incelemesini yapacağımız oyunumuz içinde macera, eğlence, bulmaca ve komedi barındırmakta. Oyunumuzun adı ‘’armikrog’’, öncelikle grafiklere değinmek istiyorum. Daha önceden de ön incelemesini yaptığım the dream machine gibi ‘’stop motion’’ tekniği ile yapılmış bir oyun. Yani hamurdan şekillendirilmiş karakterlerin hareketlerini durdur oynat tekniği ile hazırlanmış bir oyun.

Oyun her ne kadar ufak tefek hatalarla piyasaya sürülse de bu hatalar belki de görmezden gelinebilir, lakin armikrog bundan aylar önce piyasaya çıkması gereken bir oyundu. Bu yüzden bu hataların giderilememesi yapımcılar için utanç kaynağı olsa gerek. Mesela oyuna girdiğimizde hala masa üstünde kullandığımız imlecimizle oyunu oynayabiliyoruz. Bu da oyuna ısınmamıza engel oluyor.

Oyunda tuhaf bir gezegene yolculuk yapan karakterimiz ve yanındaki sadık dostu konuşan köpek (köpek diye tahmin ediyorum) ile beraber bir gezegene zorunlu iniş yapıyorlar ve garip aynı zamanda komik yaratıklar tarafından kovalanmalarının akabinde oyunumuz başlıyor. Oyunumuz klasik tıkla-ilerle tarzında imlecimizi tıkladığımız yere karakterimizi yönlendirerek oynayabiliyoruz.

Bunun yanı sıra yanımızdaki köpeğine tıkladığımızda onu da yönetebiliyoruz. Zira karakterimizin sığmadığı yerlerden köpeği geçebiliyor ve bu sayede değişik mekanlara giderek oyunu ilerletebiliyoruz. Oyunda ipucu olarak bize girdiğimiz herhangi bir mekanda etkileşime geçeceğimiz objeleri gösteren bir tuş veya başka bir şey göremedim. Bu da oyunda zaman zaman zorluk çekmemizi kolaylaştırıyor.

Onun için girdiğiniz her mekanı iyice didik didik arayın derim. İnventory kısmı da biraz tuhaf olmuş. Zira aldığınız objelere bakamıyorsunuz ve karakterimiz kullanılacağı yere otomatik kullanıyor. Şimdiye kadar bir dünya tıkla iler oyunu gördüm ilk defa aldığımız objeleri inceleyemediğimize ilk defa şahit oluyorum. Dolayısıyla objeleri birbirine combine yani birleştirme yok herhalde. Bir de karşımıza pek kimse çıkmadığı için diyalogda yapamıyoruz sanırım. Ama ileride neler olur onu bilmiyorum tabii.

Sonuç olarak değişik grafiklere sahip bol bulmacalı, komik ve eğlenceli küçük boyutlu bir oyun oynamak istiyorsanız ‘’armikrog’’ oyununu sizlere tavsiye diyorum arkadaşlar. Hepinize iyi oyunlar.







Yeni yayınları kaçırma!