Assassin's Creed Revelations inceleme (pc nostalji) ~ karekareoyun

English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget

31 Ekim 2015 Cumartesi

Assassin's Creed Revelations inceleme (pc nostalji)

Tarihte her zaman karşımıza çıkan tapınak şövalyeleri hep bizim amansız düşmanlarımız olmuşlardır. Defalarca kez onları yenilgiye uğratsak ta bir şekilde tekrar karşımıza çıkıyorlardı. Yine bizim gibi onlara düşman olan ve tarihte gerçekten var olmuşlar mıdır bilemeyiz ama onlara kök söktürmüş büyük bir grup vardı. assassains’lar (suikastçiler)aslında ilk başlardan ortak emeller için savaşmış olan bu iki grup sonradan bazı nedenlerden ötürü ayrı düşüp birbirlerine düşman olmuşlardır.

Bu iki güruh tarihte gerçekten birbirlerine düşman olup savaştılar mı bilemeyiz ama oyun olarak bunu assassin’s creed’te görebiliyoruz. Bugünkü inceleyeceğimiz oyunu ise belki de bizi en çok ilgilendirecek ve heyecanlandıracak olan revelations. Neden mi? Zira Osmanlı zamanındaki o 1500’lü yılardaki güzel İstanbul’da geçiyor. Sadece İstanbul mu? Tabii ki hayır.

Bunun yanı sıra Kapadokya ve masyaf’ta da oynayabiliyoruz. Önceki oyunları ben oynamadığım için çok ta konuya hâkim değilim aslında, zaten ilk ilgimi çeken 3.oyun olmuştu ve de onun hikâye ile bir alakası olmadığını düşünüyordum fakat öyle değilmiş, bayağı birbirleriyle alakalı oyunlarmış. Oyunun esas adamı olan desmond’un hikayesi aslında anladığım kadarıyla,bu animus denen şirket geliştirdiği anı canlandırma teknolojisi ile şu tuhaf güçlere sahip olan kürenin peşindeler. Yani bu şirketin arkasında hala günümüzde var olan tapınakçılar var diyebiliriz.

Desmond’u bu makineye bağlayarak onun suikastçi olan atalarının anıları sayesinde bu kürenin nerede olduğunu ve nasıl kullanıldığı gizemini bulup kullanmak istiyorlar. Tabii ki desmond’ta bu gizemi merak ediyor.  Bu oyunda ise efsane olan iki suikastçiyi birlikte yönetebiliyoruz. Ezio ve altair.

Oyunumuzun hikâyesi ise anladığım kadar ezio suikastçilerin ve altair’in gizemini çözmek için gittiği masyaf’ta tapınak şövalyelerinin onu yakalaması ile başlıyor daha sonra bir şekilde ellerinden kaçabiliyoruz. Ters Ninja usulü. Yani ne kadar çok düşmanınız varsa karakterinizin yaşamı şansı o kadar çoktur. Ölmez yani. Daha sonra altair’in silüeti belirir ve ezio’ya yol gösterir ve masyaf’ın derinliklerinde olan gizemli kapıyı bulmasına yardımcı olur. Bu kapı 5 adet mühür tarafından açılabilmektedir.

Bu mühürler ise İstanbul’da ki değişik mekânlarda gizlenmiştir. Sadece bir tanesi tapınakçılar tarafından bulunmuştur. Bunun üzerine ezio İstanbul’a gider ve orada da var olan suikastçilerden destek alır. Onların lideri olan Yusuf ezio’ya birçok konuda yardımcı olur. Bir de bizim için en önemli olan noktadır belki de ezio kanuni sultan Süleyman ile dostluk kurar ve o zamanlar daha genç bir şehzade olan süleyman’a yardımcı olur. Zira saray’da da tapınakçılar her şeyi neredeyse ele geçirmişlerdir.

Bir de şehzade Ahmet ve selim arasındaki çekişme de oyunda geçmekte. Tabii bu olanlar gerçekle bağdaşmıyor, yani doğru değil. Çoğunluğu hayal ürünü arkadaşlar. Ama ne olursa olsun benim her şeyden çok sevdiğim o zamanın yüksek binaların, beton yığınlarının olmadığı o Bizans yapımı surların olduğu istanbul’da oyun bile olsa gezmek oldu.

Bu oyunda yenilerine nazaran daha değişik bir dövüş mekaniği var. Saldırıları mouse’tan bir tuşa basarak yapabiliyorsunuz yine aynı şekilde bir tuşa basarak ta düşmanınızın darbesini savurarak alt edebiliyorsunuz. Açılan shop’lardan değişik zırh veya silah, kılıç filan satın alabiliyorsunuz. menüde kullanmak istediğiniz silahları atayarak ana silahınızı ve alt silahınızı da belirleyebilirsiniz.

Oyunda ana görevlerimiz hariç mini oyun tarzında bazı oyunlarda oynayabiliyoruz. Çatıdan diğer suikastçileri belli noktalara yerleştirerek ve yola barikatlar kurarak düşmanların yolunu kesebiliyoruz. Ayrıca turlarda bize yardımcı olmaları için suikastçi çağırarak düşmanlarımızı daha rahat yok etmemizi sağlayabiliyoruz.

Sadece ezio ile oynamıyoruz demiştim altair ile bu gizemin, hikâyenin yarım kalmış tarafını da onunla oynayarak anlıyoruz. Oyunun bu bağlamda kurgusu müthiş olmuş diyebilirim. Yine diğer oyunlarda gördüğüm görev senkronizasyonları var. Ve yine haritada belli bir bölgeyi açmak için kuş bakışı bakacağımız yüksek kulelere çıkıp haritamızı genişletebiliyoruz.

Bir de oyunda bize sofia adında ezio’nun ona aşık olacağı güzel bir kadının yardımıyla bütün mühürleri bulacağız ve tapınakçıların şehzade süleymana da zarar vermesini engelleyeceğiz.

Sonuç olarak her ne kadar etkileyici grafikleri olsa da bazı hatalar mevcut ama en önemlisi modellemeler İstanbul ve tarihi mekanlar muhteşem bir şekilde yansıtılmış. Ayasofya, Yerebatan sarnıcı, fatih camii, kız kulesi, galata kulesi Topkapı gibi ama bazı sorunlarda yok değil mesela Avrupa kıtasından diğer kıtaya yüzmeye kalktım hemencecik karşıya geçebildim. Bunun yanı sıra yeni çeri modellemeleri harika olmuş lakin suratlarına samurayların taktıkları gibi bir maske takılmış o maskeler biraz garibime gitti.

Yeni çeriler hiçbir zaman yüzlerin maske takmadılar bu tamamiyle oyunun yapımcılarının inisiyatifi olmuş. Bir de bende tavsiye arkadaşlar yeni çerilerle zorda kalmadığınız sürece dövüşmeye kalkmayın felaket savaşıyorlar ve boyunuzun ölçüsünü alıyorlar. Sağlık kullanma ise öldürdüğünüz düşmanlarınızın üstlerini arayarak bulabilirsiniz. Ayrıca değişik itemlerde alabiliyorsunuz. Hikâye konusunda söylenebilecek tek şey mükemmel olduğu ve en önemlisi ise sinema tarzındaki kaliteli kurgusu.

Müzik harika fakat seslendirmeler problemli. Biraz bana garip geldi. Zaten oyunun İstanbul’da geçen bölümlerinin çoğunluğu İngilizce sadece ara ara kullanılan bazı Türkçe kelimeler oluyor. Bunun yanı sıra arka planda duyduğumuz ve katıldığımız bizi saklayan veya yardım aldığımız gruplar Türkçe konuşuyorlar o kadar. Bir de benim en dikkatimi çeken nokta oyunda gece, gündüz döngüsü olduğu halde ve hemen hemen her vakitte gezdiğimiz halde oyunda hiç mi hiç ezan sesinin olmaması. Her ince detayı değerlendirip ince eleyip sık dokuyan oyunun yapımcıları bunu ne yazık ki kaçırmışlar.

Yapay zekâ ise tutarsızlık gösterebiliyor bazen düşmanların yanından geçiyorsunuz duymazlarken bazen çok uzaktan sizi görüp saldırabiliyorlar. Bir de şu çatılarda gezen Osmanlı askerlerine bir anlam veremedim. Oynanabilirlik ise bunda önceki oyunları oynayanlar için hiçte zor olmayacaktır rahat rahat oynayabileceksiniz. Çeşitlilik de fena değil bazı bölgeleri gezmek ve o bölgeleri alabilmek güzel olmuş. Ayrıca tapınakçıların bölgelerine gidip onları temizleyebilirsiniz.


Neyse epey uzattım benim için en önemlisi aslında o güzel Osmanlı zamanındaki sade ve huzur dolu İstanbul’da oyun da olsa gezmekti valla ne yalan söyleyeyim. Muhtemelen sizde benimle aynı görüştesinizdir diye tahmin ediyorum. Bir de oyunun sonundaki altair’in nasıl öldüğünü, onun hazin sonunu daha doğrusu nasıl kendini feda ettiğini ve ezio’nun bu gizemi tam çözecekken vaz geçip günümüzle bağlantı kurup desmond’a bu gizemi tamamlamasını söylediğini görebiliyoruz. Artık bu spoilerı çoğunuzun oyunu bitirdiğini varsayarak yazdım. Çok kaliteli bir macera ve aksiyon oyunu oynamayan arkadaşları bekliyor. Hepinize iyi oyunlar.











0 yorum:

Yorum Gönder

Yeni yayınları kaçırma!