Son zamanlarda bayağı anime tarzı oyun incelemesi yapar
oldum. Genelde ilerlemeli dövüş oyunları denk gelmiş. Çok yakın zamanda bir
tane daha gelecek ama şimdilik adını vermeyeyim sürpriz olsun. Benim aklıma
anime deyince ilk olarak dünyanın en çok sevilen ve mangası okunan oyunları
satış rekorları kıran Dragon ball geliyor. Tabii bu benim görüşüm dünya kadar
anime var ve herkesin beğenisi başka olabiliyor. Bugünde ön incelemesini
yapacağımız oyunda karşılıklı dövüş oyunu olan ve hiç erkek karakter bulunmayan
Koihime Enbu isimli anime yapımı.
Oyunumuzda bir dövüş oyunu için zengin bir içeriğe sahip bir
menü mevcut. İlk olarak çoğu karşılıklı dövüş oyunlarında hep tavsiye ettiğim
gibi bunda da training’e girip iyice karakterlerin hareketlerine çalışarak oyuna
ısınmanızı öneririm. Eğer gamepad ile oynamak isterseniz ki karşılıklı dövüş
oyunları gamepad ile oynanır klavye ile oynayabileniniz var mı bilmiyorum. Oyunda
çok fazla sayıda karakter olduğunu söyleyemeyiz, ilk seçme ekranında 13
karakter mevcut bunlardan birini seçip birde arkanıza karakter seçiyorsunuz. Bu
karakter ise round’larda size sadece yardım edebiliyor. Zaten o karakterler
seçme menüsünde yoklar ama sonradan oyun bitirdiğimizde karakter açılıyor mu
bilmiyorum. Belki olabilir neden olmasın. Bir de arkaya karakter alınca ben
değiştirebiliyoruz veya tur aralarında seçebiliyoruz filan sandım ama ne yazık
ki öyle değil. Sadece size özel güç kullanarak yardım ediyorlar o kadar.
Oyunda erkek karakter olmaması çok ilginç, tabii bunun
animesini izleyenler daha iyi bilirler veya mangası varsa okuyanlar. Mod olarak
training’in yanı sıra online mode’da var eğer internetiniz varsa istediğiniz
kişi ile dünyadan biriyle kapışabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra bu dövüş
oyunlarının olmazsa olmaz modu arcade mode ve versus mode’da mevcut. Bu modları
anlatmama veya açıklamama gerek yok sanırım,zira zaten çok iyi biliyorsunuzdur.
Oyunda ekstra içerik olarakta galeri eklenmiş burada oyunda olan karakterlerin
resimlerini vs. açabiliyoruz. Dövüş mekaniklerinden biraz bahsetmek gerekirse
tipik 2 boyutlu ve Japonca isimleri olan saldırılarla artistik ve bir o kadar
göze hoş gelen hareketler ve combo’lar yapabiliyoruz. Bazı karakterlerin
değişik silahları var ve bu avantaj olabiliyor tabii. Oyunda senaryo modunda
ara özetler manga tarzı diyaloglarla başlıyor ve bu diyaloglar her dövüş
arasında nüksediyor.
Daha ayrıntılı incelemeyi ise oyunu bitirdikten sonraya
bırakalım. Sonuç olarak oynadığım kadarıyla o kadar küçük boyutlu olmayan ama
anime sever karşılıklı dövüş oyunu bağımlılarının kaçırmaması gereken 2 boyutlu
olsa da kaliteli çizimlere sahip içinde sadece tatlı ve seksi bayan dövüşçülerin
olduğu Koihime Enbu’yu kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Hepinize iyi
oyunlar arkadaşlar.
Aranızda illaki anime izlemiş olan vardır, yoksa bile
bilmeden izlemişsinizdir. Zira aslında bizim çizgi film diye izlediğimiz çoğu
yapım aslında anime oluyor. Heidi, voltran, dragon ball gibi bazı örnekleri
size verebilirim. Tabii aradaki fark ne diyeceksiniz. İşin içine Japon girince
çizgi roman manga çizgi film ise anime oluyor. Tabii bunlar arasında bazı kendine
has hayal dünyası ve kültürü barındırmaktadır. Şimdi bunu uzun uzadıya
tartışmayalım. Gelelim konumuza animelerin yanı sıra o karakterlerle bir de
oyunlarda oynamak oyun severler için mükemmel bir keyif olsa gerek. İşte sizlere
bugün anime tadında aksiyon,hack and slash tarzı içinde mecha filan bol olan
Smashing The Battle oyununun ön incelemesini sunacağım.
Oyunda zengin bir menü içeriği ile karşımıza çıkıyor. İlk başta
story modu’u oynayarak bşlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra challenge mod’da var
ama ilk başta oynamanızı tavsiye etmem. Oyunda biraz ilerledikten sonra eliniz
alıştığında oynayabilirsiniz. İlk olarak çok sevimli ve seksi bir karakter olan
Sarah O’connel’i alabiliyoruz daha sonradan bir karakter daha açılıyor. Turlara
girdiğimizde ise değişik combolar ve güçler kullanabiliyoruz. Oyunu elinizde
gamepad’iniz varsa oynayabilirsiniz. Bazı güçlerimizden bahsedersek overdrive,
özel güç olarak kullanabildiğimiz giant spinner, çok işimize yarayabilecek bir
güç olan mine yani mayın, magnet bu güç ise bütün robotları bir araya toplamaya
yarıyor bu sayede aynı anda hepsine combo veya özel saldırı kullanarak yok
edebiliyorsunuz.
Bir de repair var, bu gücü zaten anlatmama gerek yok yok ama
yine de üstünden geçeyim. Bir nevi sağlık yenileme diyebiliriz. Yazımın başında
içinde mecha olan demiştim işte böyle olunca health değil repair oluyor yani
tamir. Zira yönettiğimiz karakterimizin üstünde robot şeklini andıran bir armor
var dikkat ettiyseniz. Bu armor düşmanlar size saldırıp hakkınızı azalttığında
parçalanıyor işte o zaman repair yapmalısınız yoksa nalları dikersiniz. Turlarda
kazandığınız paralarla item satın alabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra level
atlayarak aldığınız puanlarla yeteneklerinizi güçlendirebiliyorsunuz. Toplamda
30 tur oynayabiliyoruz challenge’larla beraber bir hayli zevkli olacaktır diye
düşünüyorum. 2 kişilik oynanabiliyor mu bilmiyorum eğer oynanıyorsa harika olur
bence.
Neyse oynadığım kadarıyla çok eğlenceli ve aksiyonu bol,
vurdulu kırdılı bir oyun sizleri bekliyor diyebilirim. Grafikleri kaliteli orta
boyuta sahip bir oyun bazı eksikler var tabii ki ama oyunu tam bitirdikten
sonra ancak kesin yorum yapıp notunu verip artılarını eksilerini konuşuruz. Benim
en çok takıldığım noktalardan biri birkaç tur oynamama rağmen hep aynı mekânlarda
devam ediyor olmasıydı. İnşallah ileriki turlarda değişik yer ve mekânlarda
oynayabiliriz. Eğer aksiyonu bol vurdulu kırdılı hızlı anime tarzı oyunları
seviyorsanız ‘’Smashing The Battle’’ı sizlere tavsiye ediyorum. İyi oyunlar.
Bugün yine aslı mobil platformlara çıkmış olan lakin
sonradan PC’ye çıkmış olan düşük boyutlu masalsı bir atmosfere sahip olan macera,
platform oyunu OddPlanet’in ön incelemesini sunacağım. Daha önceden eğer limbo’yu
oynadıysanız bu oyuna çok yabancı sayılmazsınız. Zira bu oyun limbo’da yaşanan
olayların öncesini konu alıyor. Hatırlarsanız karakterimiz kaybolan kız
kardeşini arıyordu. İşte o kaybolan kız kardeş bu oyunda yönettiğimiz
karakterin ta kendisi arkadaşlar. Tuhaf olan bu iki oyunun yapımcıları farklı
ama Her ne kadar bu iki oyunun yapımcı stüdyoları farklı olsa da oyunlar
arasında bir bağlantı var. Belki kardeş stüdyodurlar veya destek amaçlı filan
da olabilir.
Gelelim oyunumuza 2 bölüm olarak çıkacak olan OddPlanet’in
ilk bölümünde yine tuhaf yaratıklardan saklanarak kaçacağız. Bunun yanı sıra
ufak tefek çok zor olmayan pek beyin jimnastiği gerektirmeyen bulmacalarda
mevcut. Yönlendirmesi çok basit bir oyun arkadaşlar zaten limbo’yu oynadıysanız
bu oyunda hiç zorlanmadan rahatlıkla hareket edebilirsiniz. Tuhaf yaratıklardan
kaçmak için ise yavaş hareket ederek gölge yerlerde saklanarak
ilerleyebilirsiniz. Gizlendiğinizi ise gölgeye girdiğinizde karakterinizin
gözlerinin kararmasından anlayabilirsiniz.
Grafikleri ve karanlık masalsı atmosferi ile ister mobil
platformlarda isterseniz PC’nizde kesinlikle oynamaya değer bir oyun olduğunu
düşünüyorum. Bu tarz oyunları seven biri olarak bana eski arcade, Retro oyunları
hatırlatan bu tarzdaki yapımları özellikle bağımsız stüdyo oyunlarını elimden
geldiğince sizlere inceleyerek sunmaya ve onları desteklemeye devam edeceğim. İyi
oyunlar.
Küçüklüğümden beri vurdulu kırdılı, dövüş filmlerine
bayılmışımdır. Bunun yanı sıra Ninja filmlerini de bol bol izlerdim çoğu saçma
sapan olan bu filmler her ne kadar gerçeği yansıtmasa da bize bir şekilde cazip
geliyordu ve Ninjaları sanki imkânsızı başarabilen yok olabilen veya toprak
altında gerçekten ilerleyen gibi abuk sabuk sahnelerle bizi uyutuyorlardı. Aslında
en çok salt dövüşü seviyordum yani yumruk yumruğa olan karate veya kung fu
filmlerini silahlı olan yani kılıçlı,mızraklı olanlar çok ilgimi çekmiyordu her
nedense. Hatta küçükken samurayları pek umursamazdım fakat sonraları onların
felsefelerini ve hayat gayelerini öğrendikçe samurayları sevmeye başladım. Yine
sonraları sevmediğim silahlı dövüşler hoşuma gitmeye başladı. Hatta oyunlarda
bile sevmeye başladım, bir de hep aklıma takılan sorulardan biri vardı. Bize
yenilmez gibi gösterilen ve aslında çok iyi savaşçı olmayan Ninjalar ile
samuraylar gerçekten savaşsa kim kazanır? Diye.
Buna benzer saçma örnekleri çoğu oyunlarda veya animelerde
görmek mümkün. Adlarını vermeyeceğim, her neyse demin benim sorduğum soru olan
samuraylar ile Ninjalar savaşsa kim kazanır acaba sorusuna bir nebze yanıt
bulabileceğimiz bir oyunun incelemesini yapacağım bugün. Oyunumuzun adı ‘’Ninja Cats vs Samurai Dogs’’ yani samuray köpekler Ninja kedilere karşı ismi biraz
absürt olsa da sonuç olarak savaşçı sınıfları benim soruma cevap olabilir diye
düşünüyorum. Oyunumuz mekanik olarak plant vs zombie’ye çok benziyor zira o
oyunda sadece bitkiler ile savunma yapıyorduk ve yine 5 kulvardan oluşan
bölgelerimize değişik tuzaklar ve saldırı bitkileri koyarak saldırıları
atlatıyorduk. Ninja Cats vs Samurai Dogs’da da benzer durum söz konusu yine 5
kulvar var lakin savunmanın yanı sıra aynı zamanda saldırı da yapmak
zorundasınız. İlk başta oyuna girdiğinizde tarafınızı seçiyorsunuz. Ninjalar veya
samuraylar burada iki sınıfın birbirine bir üstünlüğü yok sadece renk, şekil ve
savaşçı değişikliği var o kadar.
Oyuna girdiğimizde ise karşımıza hoş geleneksel japon
çizimlerine ait olan bir harita çıkıyor ve ilk başta training babında eğitici
tur oynuyoruz ve oyun ilerledikçe zaten ısınacak ve alışacaksınız. Ama alışsanız
bile sizi çileden çıkaracak turlar çıkacak. Oyunda level atlama sistemi mevcut
turlarda eğer çok iyi oynar ve 4 şekli alabilirseniz bol bol deneyim puanı
kazanabilirsiniz. 4 şekil ne diye soracak olursanız her turda bu şekillerden
göreceksiniz ama bu şekilleri almak sizin elinizde. Tek yıldız en basit olanı
turu yenilseniz bile alabiliyorsunuz. 2 şekil alabilirseniz ise bir sonraki
turu açabilirsiniz diğer 2 şekli alabilmeniz için ise savaşçılarınızdan az
kayıp vermelisiniz filan gibi zorluklar var, ben bile o kadar uğraştığım halde
çoğu turda 4 şekli alamadım. Aslında 4 yıldız diyecektim ama şekiller yıldız
değil ama öyel dersem daha iyi anlarsınız sanıyorum.
Level atladığımızda ise sol alt köşede bulunan yetenek
ağacına (gerçekten ağaç arkadaşlar, yani en azından resmi öyle) giderek
istediğiniz yeteneği alabilirsiniz lakin en başta ortadan başlayıp sadece
bağlantılı olanları açabilirsiniz. Yetenekler çok çeşitli ve birçok ismi olan
var onun için buraya hepsinin ne işe yaradığını yazmayacağım. İnceleme videomda
daha ayrıntılı bilgiler mevcut ben sadece yetenekleri nasıl alabileceğinizi
sizlere anlatacağım. Yetenekler üç Kısıma ayrılıyor arkadaşlar bu yetenekleri
adları ile aynı olan orblarla alabiliyoruz ve her yeteneği almak için bir de
yetenek puanına ihtiyacınız var. Bu orbları turları geçtiğinizde veya düşman
askerlerini öldürdüğünüzde kazanabiliyorsunuz. Might orb yani çüç orbları,
magic orb büyü yapabileceğiniz güçleri alabileceğiniz orblar ve martial orb
savaş sanatları yeteneklerinizi geliştirebileceğiniz orblar.
Yetenekleri alırken iyi düşünüp öyle alın derim arkadaşlar
ama çokta önemsemenize gerek yok zira sonradan satın aldığınız yeteneklere
verdiğiniz orbları resetleyip başka yetenekler alabiliyorsunuz. orbların
sayısını zaten yetenek ekranında üstte görebileceksiniz. Bir de altta yetenek
ağacının kökünde de yapacağınız görevler var onları da yaparsanız ki ben iki
tanesini yapamamışım extra deneyim puanı kazanabiliyorsunuz. Bir de challenge
turlar var bu turlarda sadece size verilen savaşçı veya yeteneklerle belli
sayıda karşınıza gelen düşmanlarınızı yok etmeye çalışıyorsunuz. Bu turlardan
toplamda 2 yıldız alabiliyorsunuz ama epey deneyim puanı geliyor onu da
hatırlatayım.
Turlarda oynarken ise rakibinizin 3 binasını yok etseniz
turu geçmenize yetiyor aynı şey sizin içinde geçerli. Bir de o kadar kolay
değil toplamda tura başladığınızda sadece 5 bina kurabilirsiniz sonradan arzuya
göre bunları yıkıp eğer paranız varsa yenilerini dikebilirsiniz. En önemli binalardan
biri çan simgesi olan, bu bina size para kazandıracak ve bu paralarla asker
çıkarabileceksiniz. Yine level atladığınızda açtığınız geliştirmeleri
binalardan yapabilirsiniz. Turlarda sadece para yok bunun yanı sıra büyü gücünü
kullanmak için belli bir mana puanınız ve yine savaş sanatlarını
kullanabilmeniz için ise erzak daha doğrusu mama yapmışlar. Bunları artırabilmek
sizin elinizde zira aynı çan gibi onlarında size kazancını sağlayan yapılar var
bunları dikebilirsiniz ama 5 bina inşa edebileceğiniz için doğru seçimler
yapmalısınız. Kullandığımız askerlere örnek verecek olursa yayan asker yani
piyade arabalı savaşçılar ve birde samuraylarda okçu ninjlarda ise yıldız
bıçağı atan uzak mesafeden saldırabilen elemanlar var. Bir de turları hızlı
geçmek isterseniz sağ üst köşedeki play simgesi benzeri şeye bastığınızda
savaşçılar hızlanıyor, bu da sabırsız arkadaşlar için bilgi olsun.
Grafik olarak sabit diyebilirim yani çok iyi değil hikâye
olarakta bir şey beklenecek bir oyun değil müzikler çok olmadığı için bir zaman
sonra sıkılabiliyorsunuz. Çevre modellemeleri hemen hemen aynı zaten mekânlar
hep aynı karakter modellemeleri fena değil. Oynanabilirlik ise çok ilginç zira
ilk oyuna başladığınızda çok zevkli ve kolay bir oyun sanıyorsunuz ama ne yazık
ki öyle değil bir kere level atlamak çok zor ve yetenekleri açmak hiç kolay
değil. İleriki turlarda ise git gide zorlaşan ve pro ustalık seviyelerine
ulaşan bir oyundan bahsediyorum, zaman zaman beni delirten, kızdıran hatta Mouse
fırlatmaya kadar gelebilen bir dutum artık gerisini siz düşünün Allah’tan mouse’u
fırlatmadım kendimi tuttum. Bir ara oyunu bırakmayı bile düşündüm fakat
sonradan incelemem gereken bir oyun onun için bitirmeliyim dedim ve çok zor
olsa da bitirdim. Boyut olarakta çok büyük değil arkadaşlar ama yazdıklarımı
okuyun iyi düşünün derim eğer oynayacaksanız. Olmadı inceleme videomu izleyip
ona göre karar verebilirsiniz. Ben sabırlıyımdır ve pro oyuncuyumdur bu tarz
oyunlar bana vız gelir diyorsanız ‘’Ninja Cats vs Samurai Dogs’’i sizlere
tavsiye ediyorum. Hepinize iyi oyunlar.
Son yıllarda dikkat ettim de mobil platformdaki oyunlar diğer konsollara çıkan oyunlara nazaran sanki daha atılım içindeymiş gibi geliyorlar bana. Bu akımı en başta körüklyen oyunlardan biri hiç kuşkusuz angry bird idi, ilk çıktığında sıradan sade bir sapanla kızgın kuşları fırlattığımız bu oyun zamanla hiç beklenmedik şekilde nam salarak popüler oldu ve akabinde tüm dünyada fenomen haline geldi. Bu gelişme haliyle bağımsız oyun yapımcılarına ilham kaynağı oldu ve onlarda sıfırdan bir şeyler yaparak bu işin üstesinden nasıl gelebileceklerini ve yılmadan kaliteli oyunlar yapabileceklerini görmüş oldular.
Bugün sizlere ön incelemesini yapacağım oyunda bağımsız bir stüdyo oyunu olan ve android ve ios işletim sistemine çıkmış akabinde pc’ye gelen ‘’ The Beggar’s Ride’’. Oyunumuzda bir dilenciyi yönetiyoruz, evet yanlış görmediniz dilenciyi yönetiyoruz. Ama bu öyle bildiğiniz sıradan bir dilenci değil bazı güçleri olan adeta hint fakirleri denilen ve yılanlara dans ettirebilen veya havada uçan dilencilere benzer bir dilenci. Oyunumuzun türü ise platform, macera ve puzzle diyebiliriz. Side scrolling diye tabir edilen yani bizim eskiden yandan göstermeli oyun dediğimiz 2,5 boyutlu grafiklere sahip oyunumuzda bazı güçlere sahip olan aksakallı tontiş biraz Noel babayı andıran dilenci dedemizi kontrol ediyoruz.
Benim demin dilenci dede filan dediğime bakmayın zira oyunda çok iyi zıplayabiliyor ve yetişemediği yerde tutunuyor. Yani adeta genç oyun karakterlerine taş çıkartıyor. Şaka bir yana karşımıza çıkan engelleri aşmak için zıplayıp hoplarken belli sayıda olan tam olarak ne işe yaradığını bilmediğim altın diye tabir edeceğim şeyleri topluyoruz. Fakat oyunda ilerlerken bazı yerleri öyle kolay geçemiyoruz. İşte bu gibi yerlerde puzzle’lar devreye giriyor, bu yerlerde karakterimizin gücü olan bir maske var onu kullanarak değişik şeyler yapabiliyoruz. Örnek vermek gerekirse tepemizde olan bazı bulutları birleştirerek yağmur yağdırabiliyoruz ve su doldurmamız gereken yerleri böyle şekilde halledebiliyoruz. Oyunda karşımıza bazı yaratıklarda çıkıyor ama üstlerinde zıplayarak süper mario’da ki gibi onları öldüremiyoruz. Onlardan bir şekilde kaçmalısınız. Bunun yanı sıra turlarda karşımıza değişik tuzaklar ve engeller de çıkıyor bunları da bir şekilde oynayarak geçmek sizin elinizde zira çok zor bir oynanabilirliği yok.
Sonuç olarak küçük boyutlu eğlenceli ve macera dolu bu oyunu es geçmeyin derim bu yazdığım yazıyı yaptığım ön inceleme videosuna dayanarak yazıyorum ki genelde yeni çıkan oyunlar için yorumum böyle oluyor zira oyunun sadece gördüğüm kısımları kadar iyi veya kötü diyebilirim. Esas inceleme ve puanlama, eksiler ve artılar ancak oyun bittikten sonra yaparım. Neyse bu tarz oyunları sevenler ve hastaları hala mevcut bende bu tarz oyunları çok severim ve hala bıkmadan usanmadan oynarım sizlere de kesinlikle oynamanızı tavsiye ederim. Hepinize iyi oyunlar.
Merhaba oyun sever dostlar sizlere elimden geldiğince
popüler oyunların yanı sıra alnernatif, bağımsız stüdyo oyunlarını ayrıca mini
oyun ve Retro oyunların incelemelerini yapmaya çalışıyorum. Amacım çok fazla
tanınmayan ve öne çıkamayan oyunları sizlere göstermek ve bu bağlamda
beğeninize sunmak. Değişik ve deneysel oyunları seçmeye özen gösteriyorum ve
eski oyunları unutmadan nostalji’de yapıyorum. Bugün ön incelemesini yapacağım
oyunda eski atari’de veya playstation’da oynadığımız rayman, mario benzeri bir
oyun olan ‘’Cornerstone The Song Of Tyrim’’
Oyunumuzda Viking olduğunu tahmin ettiğim küçük delikanlı
tyrim adında bir karakteri yönetiyoruz. İlk oyuna başladığımızda bize training
babında öğretici bir bölüm oynatılıyor. Burada tyrim’in arkadaşı bize bazı
direktifler veriyor, mesela odun parçaları toplayarak merdiven tamir
edebiliyoruz. Bunun yanı sıra bize değişik bazı şeylerde göstererek bizi oyuna
hazır hale getiriyor. Ayrıca karakterimizle kendimize çekiç ve kalkan ve daha
birçok şey de yapabiliyoruz. İleriki turlarda sandal veya gemi tarzı vasıtalar
yaparak keşiflere çıkabiliyoruz. Ayrıca menümüzden girerek oyunda topladığımız
değişik elementlerle farklı objeler yapabiliyoruz.
Tabii ki sadece bir şeyler üreterek oyunu oynamıyoruz. Bunun
yanı sıra iskelet savaşçılar var onlarla da savaşmak zorundayız. Bunun yanı
sıra kahramanımızın küçük köy gibi yerinde gezerek değişik karakterlerle
konuşabiliyoruz. Onlardan görevler alarak yardım edebiliyoruz. Oyunda belli bir
büyüklükte gezebileceğimiz bir haritamız var fakat bunun sınırları ne kadar
büyük tamamını gezemediğim için net bir şey söyleyemeyeceğim. Ama yine de açık
dünya oynanışı ve birçok değişik görevin yapılabilmesi ve savaşlarıyla birlikte
çok eğlenceli ve keyifli bir oyun diyebilirim.
Sonuç olarak ön incelemesini yaptığım ve belli bir süre
zarfında oynayıp o oynadığım kadarıyla fikirlerime dayanarak sizlere görüşlerimi
aktarmaya çalışıyorum, tabii ki oyunun ileriki safhalarında neler oluyor
bilemem zaten oyunla alakalı gerçek incelemeyi ve puanlamayı, eksilerini,
artılarını oyunu bitirdiğim zaman ancak yapabilirim. İlk göze çarpan tabii ki
grafikler oluyor çok kaliteli olmasa da o kadar takılmayın derim, macera dolu
masal diyarı gibi bir diyarda güzel vakit geçirmek istiyorsanız ‘’Cornerstone
Song Of Tyrim’’ oyununu sizlere tavsiye ediyorum. İyi oyunlar.
O eski atari salonlarına gittiğimiz heyecanla sevdiğimiz
günleri o kadar çok özlüyorum ki, keşke elimizde bir fırsat olsa o günlere geri
dönebilsek diyorum. Ama ne yazık ki öyle bir şey olamayacak ama en azından o
günleri yâd edebiliyorum, o zamanlarda oynayabildiğim ve bazılarını
bitiremediğim oyunları bugün geliştirilen bazı emülatörler sayesinde
oynayabiliyorum. Ne kadar çok oyun vardı bazılarını hatırlayamıyorum ama çok
sevdiğim ve sürekli oynadıklarımı hatırlıyorum. İşte bugünde atari salonlarından
çok iyi hatırladığım oynanan makinesi hiç boş görmediğim oyunlardan biri olan ‘’Shadow
dancer’’’ı inceleyeceğiz.
Oyunda bir Ninja yönetiyoruz, yanında ise sadık dostu
savaşçı bir kurt var. Ninja’mız ile ilerlerken shiruken denilen yıldız şeklinde
bıçaklar atıyoruz. İstediğimiz zaman kurtumuza atıl kurt diyerek yönlendirerek
düşmana saldırtabiliyoruz. Toplamda 4 ana tur var bu turların içinde ise
bölümler ve ana turların her bir bölüm sonlarında boss’larla savaşıyoruz. Turlarda
sıkıştığımız zaman kullanabileceğimiz özel gücümüzde mevcut üçgen tuşuna
basarak gücünüzü kullanabilirsiniz. Üçgen tuşu demişken, arkadaşlar ben Retro oyunların
hepsini gamepad ile oynuyorum onun için böyle tabir ediyorum. Zaten emülatörlerin
çoğu gamepad destekliyor. İsterseniz büyük ekran tv’nizde tam ekran yaparaktan
da oynayabilirsiniz.
Turlar iyi çok sıkıcı değil ama kötü olan her ne kadar
emülatör olduğu için sonsuz kredimiz olsa da turun sonuna gelsek de öldüğümüz
zaman tura en baştan başlamamız. Bunun için sık sık save yapmanızı tavsiye
ederim. Oyunu mame emülatöründe oynayabilirsiniz arkadaşlar save içinse önce ‘’shift’’
tuşuna basılı tutarken birde ‘’f7’’ tuşuna bastığınızda herhangi bir rakam
seçerek save yapabilirsiniz. Load yapmak yani kaldığınız yerden devam etmek
için ise sadece ‘’f7’’ tuşuna basmanız ve save yaptığınız numaraya basmanız
yeterli, böylece kaldığınız yerden devam edebileceksiniz. Birde turlarda tam
olarak ne olduğunu anlamadığım tüpe benzeyen bomba mıdır nedir bilmem bazı
şeyleri topluyoruz. Bunların hepsini tamamlamadan sonraki tura geçemiyorsunuz.
Tur aralarında ise bonus tur babında, bize bir binada üstten saldıran Ninjaları fps şeklinde elimizdeki yıldız bıçaklarını fırlatarak durdurmaya çalışıyoruz. Bu bonus turları geçemeseniz de olur. Oyuna kaldığınız yerden yine devam edersiniz. Oyun 2 kişi oynanabiliyor mu bilmiyorum atari salonunda da 2 kişi oynandığını hatırlamıyorum ama siz oynanıp oynanmadığını deneyerek anlayabilirsiniz. Sonuç olarak sega’nın bizlere 89 yılında beğenimize sunduğu eğlenceli ve bir o kadar da maziyi yaşatacak kaliteli oyunlarından biri olan ‘’Shadow dancer’’ı eğer oynamadıysanız kesinlikle oynayarak tecrübe etmenizi tavsiye ederim. Hepinize iyi oyunlar.
Mobil platformlardaki son yıllarda olan atılımlar ve
gelişmeler çoğunuzun malumudur. Gerek tablet gerek akıllı telefonlardaki
işletim sistemleri sayesinde birçok bağımsız oyun yapımcısı ve amatör oyun
yapımcılarının ekmek kapısı oldu. Zira mobil platformlara yapılan oyunlar
genelde çok masraf gerektirmeyen basit oyunlar oluyordu, en kalitelisi bile çok
büyük yatırımlar gerektirmiyordu. Eğer mobil platformda tutan bir oyun olursa
bir de bunu diğer konsollara çıkardıkları zaman inanılmaz kar bile edebiliyorlardı.
İşte bugün sizlere aslı mobil platforma olan ve daha
sonradan yazımın başında bahsettiğim gibi çok tutan ve pc’ye çıkan Dead Effect
oyununun incelemesini sunacağım. İsim olarak Dead space’e çok benzeyen bu oyun
sadece isim olarak değil hem ambians olarak hem de uzayda bir gemide geçmesi
bakımından ve tuhaf bir kaza sonucu herkesin yaratıklara daha doğrusu zombiye
dönüştüğü benzer bir hikâye olması. Ayrıca loading yükleme ekranı ve oyun
içindeki kapı sesleri bile aynı. Tek değişiklik bu oyunun fps olması zaten bu
oyun için dead space’in fps olanı demiştim bir arkadaşıma. Neyse oyunumuzda 12
bölüm oynabiliyoruz, ilk başta bize karakter seçimi yaptırılıyor bir bayan
birde erkek tip var ikisi arasında pek farklılık göremedim onun için herhangi
biri seçebilirsiniz.
Oyunun play kısmına girdiğimizde story mod haricinde
survival ve biohazard gibi değişik modlar da oynayabiliyoruz. İlk oyuna başladığımızda
sap gibi silahsız başlıyoruz akabinde elektro şok veren bir eldiven alıyoruz,kafadan
size pek zombi saldırmıyor onun için bu eldivenle size saldıranları ağır bir
silah olsa da temizleyebiliyorsunuz. Belli bir zaman sonra tabancanız oluyor ve
rahat ediyorsunuz. Sağdan soldan mermi bulabiliyorsunuz. Ayrıca bazı dolapları
zorlayıp açarak mermi elde edebilirsiniz. Merminin yanı sıra turlarda credits
card gibi para yerine geçen bazı objeler topluyorsunuz, bunlarla turları
geçtiğinizde istediğiniz silahı alabilirsiniz. Ayrıca elinizde olan silahları
geliştirebiliyorsunuz. İstediğiniz silahı alabilirsiniz dedim ama öyle dediğime
bakmayın zira silahlar çok pahalı aynı şekilde gelştirmelerde çok ama çok
pahalı. Keşke daha ucuz olsaydı veya turlarda daha fazla para kazanma olsaydı
çok iyi olurdu bence.
Ama isterseniz para kazanmak için elinizdeki cephaneyi
satabilirsiniz ama bundan çok para kazanacağım diye beklemeyin. Turlara girmeden
önce 2 silah ve bir el bombası alabiliyorsunuz sizlere tavsiyem hızlı bir silah
alın zira zombiler çok acımasız ve hızlılar onun için hızlı bir silah seçin. Turlarda
sadece credits toplanmıyor bunun yanı sıra gold denilen yani külçe altın
diyelim toplayabiliyorsunuz. Ama bunu çok iyi atışlar ve toplu zombi
öldürmeleriyle kazanabiliyorsunuz, yani bir yerlerden bulmuyorsunuz. Ve külçe
altınlarla da çok güçlü özle silahlar alabiliyorsunuz. Ayrıca 20 külçe
altınınız varsa auto healing yani otomatik sağlık yenileme gücünü
açabiliyorsunuz. Bu silahların ve geliştirmelerin yanı sıra karakterimizin özel
güçleri de var bunlar klavyeden Y tuşuna bastığınızda büyük bir güç dalgası
şeklinde bir küre patlama meydana geliyor ve sizi sıkıştıran zombilere karşı
yok etmede bire bir çözüm diyebilirim.
Diğer gücümüz ise yine klavyeden T tuşuna bastığınızda bir
nevi yavaş çekim oluyor ce sizde böylece size saldıran kalabalık grup zombileri
daha rahat bir şekilde avlayabiliyorsunuz. Sağlık durumu ise çok ilginç çünkü
diğer fps oyunlarındaki gibi dinlendiğinizde sağlığınız yenilenmiyor ya sağlık
kabini bulmalısınız ya da öylece idare etmek zorundasınız ancak benim önceden
dediğim 20 külçe altın toplarsanız oto salık yenilemeniz olur ancak o zaman
rahatlarsınız. Oyunun en kötü taraflarından biri tur içinde checkpoint veya
autosave olmaması, ölüğünüz zaman ya tura en baştan başlamak zorundasınız ya da
belli bir miktar para karşılığında olduğunuz yerden devam edebiliyorsunuz. Ya zaten
silahlar ve geliştirmeler ateş pahasıyken siz nasıl olurda belli bir miktar ki
o miktarda az buz değil birkaç kere takılırsanız yandınız. Resmen soygun
yapıyorlar umarım bunu 2 oyunda düzeltirler.
Çok çeşitli yaratıklar gelmiyor zombiler, bir 4 ayaklı
yaratıklar ve bir de boss savaşı yaptığımız yaratık ve sondaki çatlak profesör
var o kadar, ama benim en çok gıcığıma giden ve sizlerinde eğer oynamadıysanız
kesinlikle dikkat edin diyebileceğim size zırt bırt el bombası asker zombiler. Bu
oyunda el bombaları çok etkili arkadaşlar onun için dikkatli olun. İleriki turlar
içinde sağlık kabinlerinin yanında karakter geliştirmeleri bulacaksınız bu
geliştirmelerle bazı belli bölgeler kafa, ayak, el gibi bölgelere
uygulayabileceksiniz. Bir de turlarda sağda solda gizlenmiş ama dikkat
ettiğiniz zaman görebileceğiniz orb diye adlandırılan bir şekil var bunları
vurup oyunun ana menüsündeki game universe’den oyunla alakalı resimler
açabiliyorsunuz.
Grafik bakımında oldukça başarılı bir oyun bence lakin hikâye
bakımından çok sığ bir oyun diyebiliriz. Keşke daha iyi bir senaryo ve ara
özetlerle destekleme olsaydı muazzam olabilirdi. Fakat sadece senaryo ve
grafikle olmuyor tabii, bunun yanı sıra müzikler de çok kaliteli ve oyunun
ambiansına uygun. Çevre,karakter ve silah modellemeleri güzel oynanabilirlik de
iyi fakat şu tur içinde öldüğümüzde para karşılığında olduğumuz yerden başlama
olmasaydı daha iyi olabilirdi bence. Bir de daha uzun turlar ve 12 bölüm
değilde 14 veya 15 tur olabilirdi. Ayrıca silahları daha kolay satın alabilme
ve geliştirme olsaydı çok süper olurdu. Karakter geliştirmelerini de turlarda
değilde tur dışında yapılması lazımdı. Umarım bu hataları 2. Oyunda yapmazlar
ve böylece ortaya mükemmel bir aksiyon,fps,korku ve bilim-kurgu iç içe bir oyun
çıkmış olur kanımca. Neyse çok kaliteli ama eksikleri olan düşük boyutlu bir
fps oynamak istiyorsanız Dead Effect’i sizlere tavisye ederim, hepinize iyi
oyunlar.