Son zamanlarda çıkan popüler oyunların yanı sıra düşük
bütçeli ve bağımsız oyun stüdyolarının oyunları da tam gaz çıkmaya devam
ediyor. Bugün inceleyeceğimiz oyunumuzda çok popüler olmayan zira deneysel tıkla-ilerle
ve hikâyesiyle ön plana çıkan bir oyun diyebilirim.
Oyunumuzun hikâyesi çok ilginç ön inceleme olduğu tam manasıyla
anlayamadım fakat yönettiğimiz karakterimiz bir polis ve anladığım kadarıyla
elim bir kaza sonucu karısını kaybetmiş ve devamlı buhran içinde tuhaf hayaller
görüp duruyor.
Oyunumuzun yönlendirmesi çok basit sadece Mouse ile bütün
aksiyonları gerçekleştirebiliyoruz. Başta yazdığım gibi tıkla-ilerle oyunu
oynuyor edasıyla ilerleyebiliyorsunuz. Yön tuşları bir işe yaramıyor, Mouse ile
sağa sola döndürüp belirli objelere bakarak veya tanıtarak ilerleyebiliyoruz. Yürüme
ise belli ayak izleri olan yerlere sadece gidebiliyoruz. Bize verilen belli bir
süre var bu süre içinde diyalog yapabiliyoruz.
Aksiyon kısımları ise tamamıyla size telltales oyunlarını
aratmayacak şekilde hazırlanmış diyebilirim. Eğer eğilecekseniz sizden Mouse’u
hızlı bir şekilde aşağı kaydırmanız isteniyor. Bunu değişik kombinasyonlar
olarak ta yapabiliyorsunuz. Vurma, tutma, atma veya yakalama gibi. Yine bir
şeyleri açacak veya alacaksanız Mouse’u kullanarak yapıyorsunuz. Zaten ekranda size
neye basacağınız gösteriliyor.
Yaptığınız eylemlere göre veya diyaloglara göre stamina’nız
azalıyor, sizde çoğaltmak için bir şeyler içmelisiniz veya yemelisiniz. Karakteriniz
Bazen duygu yoğunluğu yaşadığında ekran bulanıklaşıyor. Bazı itemler de satın
alıp kullanabiliyoruz. Lakin tam olarak ne işe yaradıklarını bilmiyorum.
Sonuç olarak eğlenceli bir tıkla-ilerle macera oyunu oynamak
istiyorsanız ve içinde bulunduğunuz gizemli hikâyeyi çözmek istiyorsanız ve telltales
oyunlarına doyamadıysanız d4 dark dreams don’t die tam size göre diyebilirim. İyi
oyunlar.
Aranızda atari salonu görmüş ve oyun oynamış kaç kişi vardır
bilemem, ama ben o şanslı kişilerden biriyim birçok atari salonunda yüzlerce
oyun oynama ve görme şansına nail oldum. Harçlığımızı jeton alıp en sevdiğimiz
oyunlara harcamak bizim için çok ama çok eğlenceli bir işti.
Ama önümüze gelen her oyunu da oynamazdık zira bazı oyunları
bilmezdik ve jeton atmaya kıyamazdık. Ama bazı oyunlar vardı ki ilerlemeli ve
iki kişi oynanabilen hiç düşünmeden jetonumuzu atıp zevkle oynardık oyunumuzu.
Evet, her oyunu oynamazdık dedim bugün de inceleyeceğimiz
daha doğrusu Retro babında hatırlayacağımız oyunumuz benim gördüğüm fakat her
nedense hiç atari salonunda oynamadığım bir oyun olan Street hoop. Neden oynamadım
sorusuna şimdi düşününce cevap bulamıyorum ama büyük bir ihtimalle demin
yazdığım oyunu bilmediğim için, jetonu boşa harcayacağımı düşündüğümdendir.
eee sonuçta jetona para veriyorsunuz ve oynadığınız oyundan
fazlasıyla karşılığını almakta istiyorsunuz. Hal böyle olunca bilmediğiniz
oyunlara pek yaklaşmıyorsunuz. Fakat yıllar geçti ben bu oyun gibi birçok
oyunun adını unutmadım ve çıkan çeşitli emülatörler sayesinde hepsini
oynayabilme imkânımız oldu. Ben neorage emülatöründe oynuyorum arkadaşlar Net’te
kolaylıkla bulabilirsiniz.
Şimdi gelelim oyunumuza öncelikle elinizde gamepade’iniz
varsa rahatlıkla oynayabilirsiniz, ama yok ben klavyeyle oynayacağım diyorsanız
siz bilirisiniz tabii. neorage emülatörünün ayarları da çok zor ve karışık
değil arkadaşlar, ben fazla kurcalamadan birçok oyunu oynayabiliyorum.
Oyunumuza girdiğimizde isterseniz arkadaşlarınızla da oynayabiliyorsunuz,
bunu da hatırlatayım dedim. Akabinde zorluğu ve süreyi ayarlayabilirsiniz. Maksimum
4 dakika yapabiliyorsunuz. Oynama ise top sizde iken kare tuşuna bastığınızda
(burada playstation gamepad’i bilenler hemen anlayacaklardır, ama klavyede ki tuşları
bilmiyorum arkadaşlar.) pas verebiliyorsunuz, x tuşuna bastığınızda ise smaç
yapabiliyor veya dışarıdan üçlük atabiliyorsunuz.
Top rakipte iken kare tuşuna basarak topu çalmaya
çalışabilirsiniz. X tuşu ile de blok yapabiliyorsunuz. Altta siz sayı yaptıkça süper
shot’ınız doluyor, tam dolduğunda ise özel smaç veya dışarıdan süper üçlük
atarak potayı yakarak veya değişik smaçlarla patlatarak sayı alabiliyorsunuz. Bunun
fazladan bir avantajı veya extra sayı getirisi yok ama üçlük atarsanız garanti
giriyor, normal üçlük denerseniz eğer rakip pota altındaysa topu
engelleyebiliyor zira.
Güçlü smacı veya şutu durdurmanın bir yolu var mı bilmiyorum
arkadaşlar, belki bilen arkadaşlar vardır. Sonuç olarak sizi eskilere götürecek
şimdi ki nba Street yokken yıllar evvel büyük keyifle oynadığımız bu oyunu
tekrar görmek ve hatırlamak mükemmel bir duygu bence. Zaten nba street’i yapanların
kesin bu oyunu oynayıp ilham aldıklarını düşünüyorum. İyi oyunlar.
Bağımsız bir oyun stüdyosu olan destructive creations’ın
piyasaya sürdüğü bayağı sert ve şiddet içeren hatred oyununun ön incelemesini
yapacağız bugün.
Oyunumuzda uzun saçlı tuhaf tipli suçlu mu? Yoksa bir
şeylerden intikam almak için gözünü karartmış bir psikopat mı? Tam anlayamadım.
İlk başta pratik babında size yönlendirme ve silah kullanımı eğitimi veriliyor.
Daha sonra oyuna başlıyoruz. Kamera açısı ise eski gta oyunlarındaki gibi
tepeden gösteriyor. Açı değiştirme filan ise yok.
Oyuna ilk başladığımda ise bayağı şaşırdım diyebilirim. Zira
etrafta sadece dolaşan sivil insanlar vardı, ben ise acaba düşmanlar kim? Suçlular
mı yoksa şehirde aynı urban chaos oyunundaki gibi isyan çıkaran kendini bilmezler
mi diye düşünürken göreve baktığımda şok oldum, zira önüme gelen insanları
öldürmeliydim, daha sonra ise polis karakolunu basıp etkisiz hale getirdim. Aynı olayı oynayanlar varsa hatırlarlar call
of duty mw4’tü yanlış hatırlamıyorsam havaalanında sivilleri öldürüyorduk hani
ve öncesinde uyarı geliyordu. Bu oyun da onun gibi diyebilirim. Önümüze geleni
öldürüyoruz zira.
Anladığım kadarıyla bizim yönettiğimiz karakterimiz bir
suçlu yani psikopatı etrafta aramaya gerek yok çünkü psikopat bizim
karakterimiz. Bu oyunun bu bağlamda çok tepki toplayabileceğini düşünüyorum ve
15 yaşından küçük çocukların oynamasının sakıncalı olduğunu belirteyim.
Ama sonuç olarak bir oyun arkadaşlar ne oyunları ne filmleri
nede dizilerin etkisinde kalmamak gerekir çünkü hepsi kurgu bunların
etkilenmemek gerekir. Oyun bittiğinde her şey bitmeli. Keşke şiddet, savaş,
ölüm sadece ‘’oyunlar’’ da olsa arkadaşlar.
Evet, oyunumuzda değişik silahlar kullanabiliyoruz ve
sağlığımız azaldığında ise aynı punisher’ı oynayanlar varsa ondaki gibi vahşi
bir şekilde birini öldürerek karakterimizin sağlığını yükseltebiliyoruz. Bu arada
harita fena değil ayrıca sokakta bulduğunuz bazı araçları kullanabiliyorsunuz.
Sonuç olarak şiddet ve vahşet dozajı yüksek bir mortal kombat,
punisher tarzı bir aksiyon oyunu oynamak istiyorsanız tam size gör olduğunu söyleyebilirim,
bu arada oyunun boyutu çok büyük değil (1,6 gb)onun için rahat rahat
indirebilirsiniz. Hepinize iyi oyunlar.
Çokta bilindik bir oyun stüdyosu olmayan ama aslında bayağı
eski bir mazisi olan koei firmasının son bombası olan bladestorm’un ön
incelemesini yapacağız bugün.
Daha önceki oyunları pc’ye çıkarmamıştı koei, zaten yeni
nesil konsollara çalışıyorlardı ama son yıllarda bu isteklerini kırdılar ve
artık pc’ye de oyun çıkarmaya başladılar. Mesela yıl sonuna doğru çıkacak olan
2 oyunu pc’ye duyurdular.
Biri samurai warriors 4-2 diğeri ise nobunaga ambition’un
yeni oyunu. Normalde samurai warriors’un önceden pc’ye çıkan oyununu hatırlamıyorum,
keza nobunaga ambition’da öyle fakat son yıllarda dynasty warriors’un PC’ye
birkaç oyununu çıkartmaları ve bundan güzel sonuç almalarıyla beraber bundan
sonraki oyunları herhalde PC’ye çıkarma kararı aldılar.
Evet, kısa bir bilgilendirmeden sonra gelelim oyunumuzun ön
incelemesine daha önceden birçok koei oyunu oynadım fakat ilk defa bladestorm oynadım
ve mekanik olarak acaba benzerlikleri var mıdır yok mudur bilmiyordum. İlk olarak
oyuna başlamadan önce rpg oyunlarındaki gibi kendi karakterimizi modelliyoruz. İstediğiniz
yüz şekli, ad, boy pos gibi şeyleri yaptıktan sonra oyuna başlayabiliyoruz.
Ve istediğiniz savaşçı sınıfını seçip senaryoları oynayacak
hale gelebiliyorsunuz. Senaryo moduna girdiğimizde karşımıza nightmare ve hundred
years’war adında iki senaryo çıkıyor. nightmare mod daha çok fantastik olan yaratıkların,
ejderhaların ve trolerin olduğu bir senaryo, hundred years’war ise orta Çağ’da
geçen yıllarca süren uzun savaşları anlatan bir hikâye.
Oyuna taverna tarzı bir yerde başlıyoruz burada çeşitli
şeyler yapabiliyoruz bir nevi üssümüz gibi bir şey. Anlaşmalar yapabiliyoruz
anki statümüze bakabiliyoruz. Satıcıdan savaşçımıza silah, zırh gibi ekipmanlar
alabiliyoruz.
Daha sonra kontrat yapı tura başlayabiliyoruz. 3 çeşit
saldırı imkânımız var ama bu savaşçı sınıflarına göre değişiklik
gösterebiliyor. Bu saldırıları ise ı,j ve l tuşları ile gerçekleştirebiliyoruz.
Ben klavyeyle oynadım arkadaşlar eğer sizin gamepad’iniz varsa oyun desteklediği
için oynayabilirsiniz.
İlk başta size pratik babında bazı basit hareketler
öğretiliyor saldır ve 30 düşman askeri yok et gibi. Okçu birlikleri ile saldır
yok et gibi. Oyunda düşman askerlerini ne kadar çok yok ederseniz ve level
atlarsanız yanımızdaki savaşçılarımız o kadar fazlalaşıyor. Bazı yeteneklerde
açıp savaşçınızı güçlendirebiliyorsunuz ama ben fazla oynamadığım için ve ilk
bladestorm deneyimim olduğu için fazla ayrıntılı bilgi veremeyeceğim. Ancak oyunu
bitirdikten sonra detaylı bilgi verebilirim.
Saldırıları yaparken çok dikkatli olun zira 3 çeşit olan saldırılarınızın
belli bir dolma zamanı var. Saldırılar dolana kadar beklemek zorunda
kalıyorsunuz ancak ya koruma yapabilirsiniz, Ya da geri çekilebilirsiniz. Bu saldırı
çeşitleri önceden de dediğim gibi savaşçı sınıflarına göre değişkenlik
gösteriyor ben size yayan kılıçlı askerlerinkinden örnek vereceğim.
1. tackle bu ismi zaten çok duymuşsunuzdur, ileri doğru kalkan
ile sert bir şekilde yapılan hamleye verilen saldırı şekli. 2.mighty arm bu da
kalkan ile koruma arkadaşlar bu tuşa basıl tutacaksınız ve diğer saldırılarınızın
limiti dolana kadar koruma yapabilirsiniz, yalnız bir şeyi unutmayın korumanın
da bir süresi var. 3.heavy strike bunu zaten hemen anlamışsınızdır
savaşçılarımızın kılıçlarıyla veya ellerindeki silahlarıyla yaptıkları hamle.
Sonuç olarak grafikleri önceki oyunları gibi çok tatmin
edici değil, fakat bundan önce bu firmanın birçok oyununu oynamama rağmen bu
oyun bana çok komplike ve zor gibi geldi. Ama oynadıkça açılırmışım ve sanki
ustalaşıp bayağı zevkli bir hal alacakmış gibi gelmedi de değil. Neyse arkadaşlar
değişik hem rpg hem de strateji oyunu iç içe geçmiş ortaya bir karışık
isteyenler için kaçırılmaması gereken bir oyun. Hepinize iyi oyunlar.
Hiç güzel bir tatile çıktığınızda başınızın belaya
gireceğinizi düşündünüz mü? Veya başı belaya giren oldu mu? Evet, bazen ufak
tefek problemler yaşarız, ama bunlar çözülmeyecek şeyler değildir. Ama ufak ta
olsa tatilimizi zehir etmeye yeter. Daha büyük problemleri ise, kaçırılma gibi
şeyleri genelde filmlerde görürüz. Çok sık olmasa da gerçek hayatta ara sıra bu
tarz olaylar olabilir.
Bugünkü inceleyeceğim oyun da bir grup çılgın gencin tatile
çıktıkları güney pasifikte, Bangkok’ta tatil esnasındayken kaçırılmalarıyla
beraber başlarından geçen olayları anlatmakta. Bu gençlerin arasında bizim
yönettiğimiz ve bir zaman sonra içindeki savaşçıyı ortaya çıkaracak olan jason.
İlk başta toy ve böyle şeylerden anlamayan tırsak bir tipken abisi olan
grant’ın sayesinde yakalandıkları kamptan kaçarken abisini oyunumuzun belalı
tipi psikopat vaas tarafından öldürülür.
Daha sonrasında oyunumuz başlamış olur. Bizi rakyat kabilesi
köylülerinden bir savaşçı olan dennis bulur ve yardım eder, silah verir, para
verir ve arkadaşlarını bulması için ona yardım etme sözü verir. Daha sonra size kısa da olsa pratik yapma
babında bazı şeyleri yapmanızı ister.
Öncelikle açık dünya olan oyunumuzda haritamızın kapalı
yerlerini açabilmek için bize bir radyo kulesi aktive ettirir, bu kuleler bize
o bölgedeki he şeyi görmemize olanak sağlarken aynı zamanda deneyim puanı
kazandırıyor ve silahlıkta bedavaya silah açmamınız sağlıyor. Ama o kadar
sevinmeyin zira bazı radyo kulelerine tırmanmak resmen eziyet birkaç tanesine tırmanacağım
derken elli kere aşağı düştüm. Daha sonra bize ormanı iyi tanımamızı ve
bitkilerle ve hayvanlarla nasıl etkileşime geçmemiz konusunda bazı tüyolar
veriyor dennis.
Haritada olan bitkileri bulmanız isteniyor bu bitkilerden
değişik karışımlar yaparak kullanabiliyorsunuz. Ayrıca kullanacağınız
ekipmanları koymak için bazı hayvanları avlamak zorundasınız. Bazen kendimi
geyik avı oyunu oynuyormuş gibi sandım. Böylece daha malzeme ve silah
taşıyabiliyorsunuz. Ayrıca yine oyunun başında bir korsan karakoluna baskın
yapıyorsunuz, bu karakollardan haritada çok var bunları ele geçirerek hızlı
seyahat açabilirsiniz ve böylece daha çabuk istediğiniz yere gidebilirsiniz.
Kazandığınız deneyim puanları sayesinde menümüzde bulunan
yeteneklerinizi açabilir ve karakterinizi daha güçlü bir hale getirebilirsiniz.
Silah alma konusunda acele etmeyin derim zira çok çeşitli silahlar var evet ama
demin söylediğim gibi öncelikle bol bol radyo kulesi aktive edin böylece hem
beleş silah açarsınız hem de deneyim puanları kazanmış olursunuz.
Silah konusunda ise
şunları söyleyebilirim başta bir silah alabiliyorsunuz evet ama sonradan sizden
istenilen hayvanları avlayarak 4 silah taşıyabilirsiniz. Ben saldırı tüfeği,
hafif ama ağır hasar veren makineli tüfek, sniper ki çok işe yarıyor arkadaşlar
hele hele susturucu taktığınızda gözcü kulelerindeki korsanları sessiz sedasız
haklayabiliyorsunuz.
Fakat karakollara saldırırken dikkat etmeniz gereken bazı
hususlar var mesela paldır küldür dalarsanız ve düşman alarmı çalıştırırsa vay
halinize zira takviye kuvvetler geliyor böylece o karakolu ele geçirmek bayağı
zorlaşıyor. Bu işi daha sessiz sedasız yapmaya çalışın öncelikle alarmı devre
dışı bırakın tabii buda o kadar kolay değil zira korsanlar ortalıkta gezerken
çok zor fakat onların taş atarak başka yönlere dikkatlerini çekebilirsiniz.
Veya başka daha temiz bir yol size tavsiye edeceğim. Çoğu
karakolda bambudan kafes içinde hapsedilmiş bazı hayvanlar oluyor ama hepsinde
olmayabiliyor tabii, öncelikle size dediğim gibi sniper ile uzaktan bu
kafeslerin yerini belirleyip hayvanı serbest bırakın bu kimi yerde bir ayı bir
başkasında ise kaplan olabiliyor. Ben bu sayede birçok karakolu hiç kılımı
kıpırdatmadan sadece seyrederek ele geçirdim.
Ama sizde çok dikkatli olmalısınız zira ana görevleri
yaparken veya karakol ele geçirmeye çalışırken birçok açıklık alanda
gezineceksiniz buralarda size de ayı,kaplan,kurt veya başka yabani hayvanlar
saldırabilir bunun için her daim hazırlıklı olun.
Size dennis’in aynı sıra rakyat kabile lideri ve vaas’ın
ablası citra’da yardım ediyor içimizdeki savaşçıyı uyandırmada bayağı bir
etkisi oluyor, oynayanlar ne demek istediğimi anlamışlardır. Karşımızdaki
düşmanı da sadece vaas’tan ibaret sanmayın zira onun esas patronu insan tüccarı
hoyt. Esas adam yani dennis ve citra’nın yan sıra bir ajan ve onun adamı da
bize yardımcı oluyorlar bu sayede görevleri zorlanmadan bitirebiliyoruz.
Oyunda sadece ana görev ve radyo kulesi aktive etme, karakol
ele geçirmenin yanı sıra birçok yan görevde var. Ama ben bunları pek yapmadı
siz fazladan deneyim puanı kazanmak istiyorsanız yapabilirsiniz. Ayrıca bazı
kutulardan ve düşmanların üzerinden bazı eşyalar bulup bunları
satabiliyorsunuz. Yine bazı biblolar bulabiliyorsunuz. Bir de hafıza kartları
bulabiliyorsunuz.
Bazen kendimi önceden de yazdığım gibi geyik avı oyununda
sandığım olduğu gibi birde zaman zaman modern,fps assassin’s creed oynuyorum
sandım,zira açık dünya olması,hayvan avlama,bir dünya
silah,geliştirmeler,yetenekler ve yan görevleri ile çok benzerlik gösteriyor. Bir
de araç kullanımı çok güzel tabii her bölgede nedense bırakılmış araçlar var
atv,planör,jet ski,jeep,kamyon gibi birçok aracı kullanabiliyoruz.
Sonuç olarak grafik bakımından çok kaliteli bir oyun
karşımıza çıkıyor ama hikâye olarak benim daha da hoşuma gitti. Genç toy bir
delikanlının uyanış hikayesi diyebiliriz, intikam için yanıp tutuşan bir gencin
canavara dönüşmesi ama bazı bölümleri çok saçma geldi dev bir yaratıkla
savaşmamız veya vaas ile hayal dünyası gibi bir yerde kapışmamız gibi. Müzik ve
sesler fena değil.
Hasar modellemleri
güzel, mesela bir yeri yaktığınızda dikkat edin zira o bölge alev alıyor ve
kolay kolay sönmüyor. Yapay zeka fena değil ama bazen çok garip davranışlar
sergileyebiliyor. Oynanabilirlik çok zor değil zaten önceki oyunları oynayanlar
veya assassin’s creed oynayanlar olmadı deer hunt oynayanlar bu oyunu haydi
haydi oynarlar. Çeşitlilik konusunda müthiş bir oyun sizi bu konuda kesinlikle
tatmin edecektir. Evet fps ve açık dünya oyunlarını sevenler için doludizgin
aksiyonu ve adrenalini hiç düşmeyen bir macera oyunu oynamak istiyorsanız ve
daha oynamadıysanız farcry 3’ü hemen oynatın derim. İyi oyunlar.