Hep karanlık mekânlarda olmaktan korkup hemen ışığı arar olmuşuzdur. Göz gözü görmüyor diye bir tabir vardır karanlık bizi neden bu kadar korkutur? Neden bize bir şey olacakmış hissine kapılırız? Tabii ki karanlıkta hiçbir iş yapılmıyor. Gündüz gün ışığından faydalanarak birçok işin üstesinden gelebiliyoruz.
Zira akşam olunca hemen elimiz ışık düğmelerine gidiyor. İşte
bugünkü incelemesini yapacağımız oyunumuz ‘’amnesia the dark descent’’ karanlık
temasını korku öğeleriyle birleştirerek karşımıza çıkıyor. Hikâyemiz 1939
yılında Brennenburg adlı bir kalede geçiyor. Yönettiğimiz karakterimizin
ismi ise Daniel ilk başta ne olduğunu anlamadığımız şekilde karakterimiz hafıza
kaybı yaşıyor ve sadece ismini hatırlıyor. Daha sonra ne olduğuyla alakalı
hiçbir şey anlayamıyoruz. Bunun devamında ise bazı yerlerde bulduğumuz notlarla
bazı şeyi hatırlayabiliyoruz. Ama işin asıl yüzü oyunun sonuna doğru daha iyi
anlıyoruz.
Gelelim biraz oynanış mekaniklerine bu oyunda bol bol
karanlık varken karşımıza çıkacak tuhaf yaratıklarda var. Bizim yapabileceğimiz
ne var diye soruyorsanız. Tek yapabileceğimiz saklanmak. Evet, ne yazık ki bu
oyunda herhangi bir silah kullanamıyoruz. Sadece gaz lambamız var ve her zaman
kullanamıyoruz zira yağ bulmak zorundasınız bittiği zaman ayvayı yediniz. Daniel
karanlıkta kaldığı zamanlar akıl sağlığı bozuluyor. Bunun için mümkün olduğu
sürece aydınlık yerlerde kalmaya dikkat edin. Gaz lambamızın yanı sıra Çakmak’ta
kullanabiliyoruz ve sağdaki soldaki mum, meşale vb. şeyleri yakarak yolumuzu
aydınlatabiliyoruz. Fakat bazen bu aydınlatmalar sizin yerinizi yaratıklara
belli edebilir.
Bunun için tek yapmanız gereken yaratıklar size yaklaştığı
zaman ekran sarsılır ve müzik kafa bulandırıcı bir değişime uğrarsa anlayın ki
yaratıklar size yakın. Hemen fenerinizi söndürüp kuytu bir yer bulup çökün veya
dolap tarzı bir yer varsa girip saklanın bir zaman sonra yaratık gidiyor ve
müzik değişiyor. Benim tuhafıma gidense gaz lambamızın yağı bittiğinde
kullanamıyoruz evet ama meşale yaktığımız zaman alamamamız çok tuhaf değil mi?
Her şey ile etkileşime girebiliyoruz ama ne yazık ki yaktığımız meşaleleri alamıyoruz.
Bence bu yanlışı umarım sonraki oyunda düzeltmişlerdir. Bir de silah kullanamamak
bayağı geriyor, kendimi birçok bölümde resmen çaresiz bir kedi yavrusu gibi
hissettim. Demek ki korku oyunlarında bize güç veren silahlarımızmış bu bir
kere daha anladım.
Oyunumuzda bazı bulmacalar var ama çok sıkacak ve size kafa
patlatmanıza sebep verecek cinsten değil, zaten menüden hatırlatmalara girdiğinizde
size bazı ipuçları veriliyor bu doğrultuda bulmacaları çözmeye
çalışabilirsiniz. Bulduğunuz parçaları bazı yerlerde kullanarakta bazı bulmaları
çözebilirsiniz. Akıl sağlığınız bazen kötüleştiğinde daha doğrusu sağlığınız
bozulduğunda şurup gibi aldığınız bir şey var onu kullanarak daniel’i normale döndürebilirsiniz.
Grafik bakımından çok iyi değil fakat hikâyesi grafiklerin
önüne geçerek amnesa’yı kotarıyor diyebiliriz. Hani filmi olsa Oscar alır yani.
O içimize korku salan bir hikâyenin yanı sıra eski orta çağ kalesindeki ortam
karanlık lahım, mahsenler, geniş salonlar, bol bol odalar bazen neredeyim ben diyebilirsiniz
çok normaldir. Sesler harika sizi o atmosfere adapte ediyor ve oyunu adeta
yaşamanızı sağlıyor. Müzikle ise fena değil.
Çevre modellemeleri fena değil fakat altı çizilmesi gereken nokta fizik motoru neredeyse bütün objelerle etkileşime geçebiliyoruz. İstediğimiz şeyi alıp fırlatabiliyoruz. Kapıları açacaksak mouse’ı iterek veya çekerek açabiliyoruz. Bir şeyi döndüreceksek mouse’ı döndürüyoruz. Oynanabilirlik ise çok zor değil zira daha önceden korku oyunu oynayanlar çabuk alışacaktır. Bir zaman sonra oyunun mantığını kavrıyor tecrübe ettikçe alışıyorsunuz. Ve böylece Daniel değil de sanki kendimiz köşeye sıkışmış gibi çözümler üretip karakterimizle bir bağ kuruyoruz.
Çevre modellemeleri fena değil fakat altı çizilmesi gereken nokta fizik motoru neredeyse bütün objelerle etkileşime geçebiliyoruz. İstediğimiz şeyi alıp fırlatabiliyoruz. Kapıları açacaksak mouse’ı iterek veya çekerek açabiliyoruz. Bir şeyi döndüreceksek mouse’ı döndürüyoruz. Oynanabilirlik ise çok zor değil zira daha önceden korku oyunu oynayanlar çabuk alışacaktır. Bir zaman sonra oyunun mantığını kavrıyor tecrübe ettikçe alışıyorsunuz. Ve böylece Daniel değil de sanki kendimiz köşeye sıkışmış gibi çözümler üretip karakterimizle bir bağ kuruyoruz.
Sonuç olarak çok iyi bir korku-macera oyunu olmuş
diyebilirim zira bağımsız bir oyun stüdyosundan beklenmeyecek küçük bütçeli bir
oyunun bu denli tutmasına şaşırmamak gerekir. Gerek atmosferiyle gerek hikâyesiyle
kesinlikle sonuna kadar oynanmayı hak eden bir oyun amnesia th dark descent. İyi
oyunlar.
0 yorum:
Yorum Gönder